Deneme Bonusu Veren Siteler deneme bonusu veren siteler 2024 bonus veren siteler Yeni Bonus Veren Siteler

Suat ÖZARAS
Köşe Yazarı
Suat ÖZARAS
 

TALAT ERDEM

Şimdiki Sosyete Giyim'in karşısında bitişik iki katlı iki tane ahşap ev vardı. Bu evlerde Naciye ablanın (Madam) evli olan iki kızı otururdu (1). Çarşıya yakın olan ev Galip Temelli'nin (2), diğeri ise Talat Erdem'in eviydi. Talat Erdem'in evinin zemin katı tamirhane ve yedek parça dükkânı gibiydi. Evin giriş kapısı iki kanatlıydı ve her zaman kapalı olurdu. Talat Erdem evde olsun olmasın, bu sokaktan korkarak geçerdik. Önceleri Ankara'da oturan Talat Erdem, kardeşinin oldürülmesinden dolayı suç işleyip hapise girip kardeşinin intikamını almak ister. Bu isteğini gerçekleştiremeyince Hasankale'ye baba ocağına dönüp ''bohem'' bir hayat yaşamaya başlar.  Talat Erdem bazen, Aras Edaş'ın orada bulunan kulübesinde kalırdı. Erzurum'a giderken sol tarafta bulunan büyük söğüt ağacının olduğu yerde de çadır kurardı. Müceldi Köyü'nün karşı tarafında bulunan mezarda (maşatlık) altın aradığı söylenir (3). Her zaman İstanbul şivesiyle konuşan, Talat Erdem'in Mırık adlı köpeğiyle sohbeti; -Mırık! Bugün ikimiz de açız. Kulübesinde kaldığında yanında dolaşan kaz ile sohbeti; -Kaz, bak git! Yoksa fail-i meçhul olursun. Talat Erdem, Agâh Ardıçlı ve Naciye İnanıcı'dan (Ebeanne) korkardı. Talat Erdem huysuzlaştığında, Agâh Ardıçlı; -Talat! diye seslediğinde, Talat Erdem büyüğe saygısından dolayı sâkinleşirdi.. Bir gün de Naciye abla, (Oğlu Abdulkadir İnanıcı'nın ikazlarına rağmen) Talat Erdem'e bastı fırçayı..Orta 2. sınıfta iken 4. dersimiz boştu. Okul kapısından çıkınca Talat Erdem hepimizi, Superior Coach marka üç tane çizgiden oluşan S harfi ve üzerinde sağa yatmış iki tane çizgiden oluşan C harfi..) zeytin rengi uzunca otobüsle mahalleye kadar getirdi (4). Otobüse binerken Hikmet'i sordu. Biz de Hikmet'in diğer şubede olduğunu söyledik. 1974 yılında bir ikindi vakti kayık kiralayan Talat Erdem ve arkadaşları sürmem için beni çağırdılar. Kayıktakilerden birisi tanıdık birisiydi. Talat Edem kayığı nereye süreceğime dair bana talimatlar yağdırıyordu. Talat Erdem'e, ''Talat Gardaş'' diye hitap eden arkadaşları bazen de ellerindeki bardağı gölete daldırıp yosunlu su içiyorlardı. Bir gün; Talat Erdem, Abdullah ve oğlu Ahmet Yavuz Çobandede Köprüsünün altında serpme ağ atarak balık tutuyorken aniden güvercine benzeyen süslü bir kuş suya düşer. Abdullah Yavuz hemen suya atlayarak kuşu kurtarır. Abdullah Yavuz'un bu hareketi Talat Erdem çok sevinir. Talat Erdem'i son günlerinde kapının önünde sandalyede otururken görürdüm. Yorgun ve hasta gibiydi. Yine de sokaktan korkarak geçerdik..   DİPNOTLAR 1-Herkesin Madam dediği Naciye Abla Rusya'dan gelerek Hasankale'de kocası Kurban ile lokanta işletmiş olan Neriman Köksal'a benzeyen bir Tatar Türk'üydü. Madam iki ev arasında mekik dokusa da, Talat Erdem'in evinde kalırdı. 1965'li yıllarda Madam, bir gün Serkısof marka saatini satmak için saatçı dükkânına uğrar. Saatçı kaç lira istediğini sorunca, Madam 500 lira der (Altının gramı 20 lira). Saatçı alamıyacağını, o kadar parası olmadığını söyler. Hamza Oral'ın anlattığına göre, saatçı mekanik aksamı altın olan saatin İstanbul'da 1500 liraya satılabileceğini söyler.   2-Galip Temelli her zaman tren yolunda, rayların arasında elleri arkada dalgın bir şekilde gezerdi. Eşi İmaç abla profesyonel bir kadın terzisiydi. Kızları; Esin ve Nesrin PTT'de memur, Güzin ise öğretmendi. Nejdet'in büyüğü olan Hikmet, ilkokul ve ortaokulu bizimle okuduktan sonra Narman Tarım Lisesi'ni bitirip memur oldu. Genç yaşta rahmetli olan Hikmet çok terbiyeli bir çocuktu. Kapının önünden geçtiğimizde Hikmet'in elinde elde yapılmış oyuncaklar vardı. Belli ki bunları Talat Erdem'den öğrenmiş. (30 cm. boyunda 2 cm. genişliğinde üç tane cam ile yapılan prizma iple bağlanıp etrafı da gazete ile kaplanırsa içine atılan parçacıklara bakıldığında güzel görüntüler oluşuyordu. 20-30 cm uzunluğunda küçük yuvarlak mukavvalardan köşelerine sabitlenen aynalarla yapılan U harfi ile bakmak..) Hikmet her zaman ''Yörene bak yörene, dağda saban sürene..'' türküsünü söylerdi. Galip Temelli yaz mevsiminde Deliçermiği işletirdi. Eskiden küçük bir kapıdan girilen Deliçermiğin etrafı dikenli tel ile çevriliydi. 3- O yıllarda köyün muhtarı Zühtü adında birisidir. 4-Talat Erdem şoförlük mesleğinin yanında, araba tamirinden de anlıyordu. Araç motorunu en ufak parçasına kadar ayırıp temizleyip tekrar monte ettiği söylenir. Hatta üniversiteden getirilen bozuk bir aracı tamir ettiği rivayet edilir. Talat Erdem'in yaptığı yel değirmeni maketi sokağın karşı tarafında sergilenirdi. Yelpazeler tahta çıta ve naylondan oluşmaktaydı. Talat Erdem bazen de kapını önünde balık tuttuğu serpme ağın söküklerini dikerdi.
Ekleme Tarihi: 16 Aralık 2025 -Salı
Suat ÖZARAS

TALAT ERDEM

Şimdiki Sosyete Giyim'in karşısında bitişik iki katlı iki tane ahşap ev vardı. Bu evlerde Naciye ablanın (Madam) evli olan iki kızı otururdu (1). Çarşıya yakın olan ev Galip Temelli'nin (2), diğeri ise Talat Erdem'in eviydi. Talat Erdem'in evinin zemin katı tamirhane ve yedek parça dükkânı gibiydi. Evin giriş kapısı iki kanatlıydı ve her zaman kapalı olurdu. Talat Erdem evde olsun olmasın, bu sokaktan korkarak geçerdik. Önceleri Ankara'da oturan Talat Erdem, kardeşinin oldürülmesinden dolayı suç işleyip hapise girip kardeşinin intikamını almak ister. Bu isteğini gerçekleştiremeyince Hasankale'ye baba ocağına dönüp ''bohem'' bir hayat yaşamaya başlar. 

Talat Erdem bazen, Aras Edaş'ın orada bulunan kulübesinde kalırdı. Erzurum'a giderken sol tarafta bulunan büyük söğüt ağacının olduğu yerde de çadır kurardı. Müceldi Köyü'nün karşı tarafında bulunan mezarda (maşatlık) altın aradığı söylenir (3). Her zaman İstanbul şivesiyle konuşan, Talat Erdem'in Mırık adlı köpeğiyle sohbeti;
-Mırık! Bugün ikimiz de açız. Kulübesinde kaldığında yanında dolaşan kaz ile sohbeti;
-Kaz, bak git! Yoksa fail-i meçhul olursun.
Talat Erdem, Agâh Ardıçlı ve Naciye İnanıcı'dan (Ebeanne) korkardı. Talat Erdem huysuzlaştığında, Agâh Ardıçlı;
-Talat! diye seslediğinde, Talat Erdem büyüğe saygısından dolayı sâkinleşirdi.. Bir gün de Naciye abla, (Oğlu Abdulkadir İnanıcı'nın ikazlarına rağmen) Talat Erdem'e bastı fırçayı..Orta 2. sınıfta iken 4. dersimiz boştu. Okul kapısından çıkınca Talat Erdem hepimizi, Superior Coach marka üç tane çizgiden oluşan S harfi ve üzerinde sağa yatmış iki tane çizgiden oluşan C harfi..) zeytin rengi uzunca otobüsle mahalleye kadar getirdi (4). Otobüse binerken Hikmet'i sordu. Biz de Hikmet'in diğer şubede olduğunu söyledik. 1974 yılında bir ikindi vakti kayık kiralayan Talat Erdem ve arkadaşları sürmem için beni çağırdılar. Kayıktakilerden birisi tanıdık birisiydi. Talat Edem kayığı nereye süreceğime dair bana talimatlar yağdırıyordu. Talat Erdem'e, ''Talat Gardaş'' diye hitap eden arkadaşları bazen de ellerindeki bardağı gölete daldırıp yosunlu su içiyorlardı.

Bir gün; Talat Erdem, Abdullah ve oğlu Ahmet Yavuz Çobandede Köprüsünün altında serpme ağ atarak balık tutuyorken aniden güvercine benzeyen süslü bir kuş suya düşer. Abdullah Yavuz hemen suya atlayarak kuşu kurtarır. Abdullah Yavuz'un bu hareketi Talat Erdem çok sevinir.
Talat Erdem'i son günlerinde kapının önünde sandalyede otururken görürdüm. Yorgun ve hasta gibiydi. Yine de sokaktan korkarak geçerdik..
 
DİPNOTLAR
1-Herkesin Madam dediği Naciye Abla Rusya'dan gelerek Hasankale'de kocası Kurban ile lokanta işletmiş olan Neriman Köksal'a benzeyen bir Tatar Türk'üydü. Madam iki ev arasında mekik dokusa da, Talat Erdem'in evinde kalırdı. 1965'li yıllarda Madam, bir gün Serkısof marka saatini satmak için saatçı dükkânına uğrar. Saatçı kaç lira istediğini sorunca, Madam 500 lira der (Altının gramı 20 lira). Saatçı alamıyacağını, o kadar parası olmadığını söyler. Hamza Oral'ın anlattığına göre, saatçı mekanik aksamı altın olan saatin İstanbul'da 1500 liraya satılabileceğini söyler.
 
2-Galip Temelli her zaman tren yolunda, rayların arasında elleri arkada dalgın bir şekilde gezerdi. Eşi İmaç abla profesyonel bir kadın terzisiydi. Kızları; Esin ve Nesrin PTT'de memur, Güzin ise öğretmendi. Nejdet'in büyüğü olan Hikmet, ilkokul ve ortaokulu bizimle okuduktan sonra Narman Tarım Lisesi'ni bitirip memur oldu. Genç yaşta rahmetli olan Hikmet çok terbiyeli bir çocuktu. Kapının önünden geçtiğimizde Hikmet'in elinde elde yapılmış oyuncaklar vardı. Belli ki bunları Talat Erdem'den öğrenmiş. (30 cm. boyunda 2 cm. genişliğinde üç tane cam ile yapılan prizma iple bağlanıp etrafı da gazete ile kaplanırsa içine atılan parçacıklara bakıldığında güzel görüntüler oluşuyordu. 20-30 cm uzunluğunda küçük yuvarlak mukavvalardan köşelerine sabitlenen aynalarla yapılan U harfi ile bakmak..) Hikmet her zaman ''Yörene bak yörene, dağda saban sürene..'' türküsünü söylerdi. Galip Temelli yaz mevsiminde Deliçermiği işletirdi. Eskiden küçük bir kapıdan girilen Deliçermiğin etrafı dikenli tel ile çevriliydi.
3- O yıllarda köyün muhtarı Zühtü adında birisidir.

4-Talat Erdem şoförlük mesleğinin yanında, araba tamirinden de anlıyordu. Araç motorunu en ufak parçasına kadar ayırıp temizleyip tekrar monte ettiği söylenir. Hatta üniversiteden getirilen bozuk bir aracı tamir ettiği rivayet edilir. Talat Erdem'in yaptığı yel değirmeni maketi sokağın karşı tarafında sergilenirdi. Yelpazeler tahta çıta ve naylondan oluşmaktaydı. Talat Erdem bazen de kapını önünde balık tuttuğu serpme ağın söküklerini dikerdi.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazetepasinler.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.