HARPUT'TA BİR ÖMÜR VE ARDIÇ DALI
Harput'da, Buzluk'da: yaylada, Ardıç
Rüzgârın önünde kolsuz, kanatsız...
Kaya inlerinde, dağda, bayırda
Bir öfkeli yılan gibi insafsız
Rüzgârın önünde kolsuz, kanatsız...
Gönlünde dört mevsim bir yeşil sevda
Kızıl tohumları, benek benek taç...
Eğrilir, kırılmaz; tipide, karda
Yalnız dertleşecek birine muhtaç.
Anlat...ey gönlümü kanatan Ardıç!
Çizdiğin gönülden sızan kan niye?
Kuru nar çiçeği..çocukluk düşü
Bir sararmış defter kimden hediye?
Eski günler, şimdi; kanadında toz
Rüyada çırpınan kelebeklerin...
Ne kadar çok yakın, ne kadar uzak
Yaşadım dediğin saniyelerin...
Bir şeyler, mukadder... bir eylül günü
Düşler denizine düşecek çocuk!
Renkler dalga dalga: ses, ışık ve nur
Yedi kat semadan, arz: mavi boncuk!
Şimdi toprak:
Bir dost teni sarmakta..
Dostlar:
Fatiha'yla hatır sormakta...
Harput'da, Buzluk'da; yaylada, Ardıç
Rüzgârın önünde kolsuz, kanatsız...
AHMET TEVFİK OZAN
BİR DOSTA MEKTUP
Her şeyi, sebep’e bağlayan akıl
Şüpheyle, boşluğa tutunmak ister..
Sebep'in, şüphe’nin duvarlarıyla
Kendi dünyasına, kapanmak ister...
Bir boşluk, bir zerre.. bir can pınarı
Yoklukla, varlığın parladığı yer! ..
Bir derin uykuda, bir renkli rüya.
Düşünün, düşünün! ..acaba ne der?
Bir rüya; bir hayal, bir ses denizi..
Ne sebep’te varsın, ne ‘‘sonuç’’ta sen!
Akıl, dostluğundan öyle uzak ki..
Benliğinde şüphe, varlığında sen!
Uyanış..ansızın; hayata, birden!
Aklın, sebepleri kucaklayışı..
Yeniden başlayan, alevden dostluk
Ve ruhun, gerçeği çağırmayışı...
Işık, ne eşyanın kendisindedir..
Ne kaybolup giden, zerreciklerde...
Öyleyse, eşyanın cazibesini
Gönlüme akıtan o Nur nerede?
Bir elmas sandığı seyyareleri
“Yanıldın! ..” diyerek, kahreden akla
Gözlerim.. aklımın pencereleri
Niçin öylesine, şaşkın bakmakta?
O neş’e selvinin aksinde midir?
Yoksa, toprak kokan dallarında mı?
Gözümü kapatsam, şimdi ansızın..
O serin letafet, dalda kalır mı?
Bir mezar, bir beden, bir toprak çanak..
Toprağı, toprağın kucaklayışı! ..
Eyvah, yıllar yılı dalda sandığım
Selvinin aksinin bende kalışı...
Bir eşya, bir ışık, bir nur kaynağı..
Kaynak, eşyadaki ışığa vurgun
Bir halde, eşyaya can atmak ister
Ve eşya.. korkunun içinde, durgun!
İlk aşk, bir nur için; kaynak arayış..
Işığın, sonsuzluk hasreti gibi...
Ve eşya, ışığın kendi aksinde
Bir dehşet, facia.. büyük aldanış! ...
Akıl, asırları işleyen eller..
Asırlar, eşyayı emziren ana!
Devleşen eşyayla, kaynak arayış
Bir ilahi yalnızlığa kalmakta! ...
AHMET TEVFİK OZAN
BİR RÜYA GİBİ
Gözümde; büyüyerek, yükselen kanlı eller..
Ve denizden yükselen, nihayetsiz alevler..
Ben artık, gözlerinin mahvolmuş esiriyim,
Bir ölüm şarkısında çırpınan bir diriyim.
Gözlerinden akarak bir havuzda biriken,
Bir şarapta erimiş, bir hayal kişiyim ben.
An olur, bir kadehle dudakların ıslatır,
An olur, bir rüzgârla saçların dağıtırım.
Kelebekler koşarken baharın kucağına,
Bir güle diken olur, elini kanatırım..
Gönlümdeki bulut sen.. yağan yağmur gene sen
Bir rüya gibi gülen, bir dertli kişiyim ben! ...
AHMET TEVFİK OZAN
GECEYLE GELEN
Karanlık, yatağımda bir beyaz çiçek gibi
Uzandı, uzanacak gönlümün baharına..
Ki; karanlık bir yeşil elbiseye bürünmüş
Atıldı, atılacak güneşin kucağına..
İnler gibi derinden, perdeler parça parça
Bir kartal pençesinde karanlık ağarmakta
Sular durgun ve sessiz.. ağaçlarda hiç ses yok
Dudağım üç hecenin hasretiyle yanmakta...
Çamlar ruhumda diken... çamlar kulağımda ses
Erimek istiyorum ağzında nefes nefes
Ey taşları eriten cehennemler rüzgârı
N’olursun benim için biraz da güneyden es!
Yalnızlık, aşk sıçrattı kardan ak ellerime
Ben artık karanlıktan aşk bekleyen seyyahım
Yolları tespih gibi gönlüme düğümledim
Ve her yolun başına bir yeşil peri saldım...
Varsın yollar uzasın, üst üste düğümlensin
Varsın hasret ağacı, gün be gün yeşillensin
Kalbim o uzun yolun bittiği yer değil mi?
Varsın o yeşil peri, pınarlarda dinlensin! ...
AHMET TEVFİK OZAN
AH BAŞIMA GELENLER
‘‘Sen çiçeksin, yeşil gözlüm.. bir çiçek!
Günler gibi, aylar gibi, yıllar gibi..ölecek! ...’’
Ne söylesem, anlamıyor bu çiçek..
Artık sözüm, bir gelmemiş Bahar’ın!
Bilmiyor ki, kış herşeyi biçecek..
Bilmiyor ki, yüreği yok; karların! ...
Çiçek, çiçek, güzel çiçek.. baksana!
Ben gönlümü, yeşil-beyaz bir periye emzirdim!
Alıp onu bir dalına taksana!
Gör ki; seni nice yıllar; ben başımda gezdirdim!
Çiçek, çiçek, güzel çiçek.. baksana!
Ne söylesem, anlamıyor bu çiçek..
Artık sözüm, bir gelmemiş Bahar’ın!
Bilmiyor ki, kış herşeyi biçecek
Bilmiyor ki, yüreği yok; karların! ...
AHMET TEVFİK OZAN