Deneme Bonusu Veren Siteler deneme bonusu veren siteler 2024 bonus veren siteler Yeni Bonus Veren Siteler

Suat ÖZARAS
Köşe Yazarı
Suat ÖZARAS
 

ŞİİR BUKETİ 21

HAKETMİŞİZ Bir güzelin okuyla, biz bu hallere düştük.. Bir afetin ardından gurbet ellere düştük. Sırtımızda yağmurlar şarkılar söylüyorken, Yolumuzu şaşırdık, sonsuz çöllere düştük...                                    AHMET TEVFİK OZAN   BİR GÜN İCADİYE’DE Bir gün İcadiye'de veya Sultantepe'de, Bir beste kanatlanır, birden olduğun yerde Bir kâinat açılır, geniş, sonsuz, büyülü, Bugünün rüzgârında yıkanan mazi gülü Dağılır yaprak yaprak hayalindeki suya Bir başka gözle bakarsın ömür denen uykuya… Belki en hülyalısı duyduğun masalların, O şafak saltanatı korularda dalların. Her ufku tek başına bekleyen eski camlar, Bir sır gibi ömründen sızdırılmış akşamlar.. Ardıçla kestanenin her yıllık macerası, Harap mezarlıklarda ölülerin duası. Gelir ve tekrar doğar ölmüş sandığın aşka, Anlarsın ölüm yoktur geçen zamandan başka..                            AHMET HAMDİ TANPINAR   SORAMADIĞIN Haksız yere dövülmüş bir çocuktum, dün gece İç çeke çeke düştüm, yataklara; ağladım... Soğuk duvarlar emdi, sıcak göz yaşlarımı Haksız yere dövülmüş, bir çocuktum dün gece. Aktı, gözlerimden; aktı, sokaklar.. Şehirler küçüldü, evler büyüdü. Kapılardan taştı, öksüz çocuklar. Deniz, bir yerlerden arza yürüdü... Uzaklarda, sevda; bir sarı yıldız.. Işığını bölük pörçük gönderir... Baharlara rüya kadar uzağız.. Dert başağı, bir taneye bin verir! .. ‘‘Değer mi, değer mi? ...’’derken aynalar ‘‘Çizgi çizgi yüzündeki günâhın Birine, gecenin bu matem hali? ...’’ Anladım, çektiğim hep senin ahın! ... Aczim günahımı aştı bu gece Tenim toprak toprak uçuştu gitti Bir sırlı şaraba dokundu dilim Şarap mı, gece mi..ömür mü, bitti?! ... Belki bin kere mahcup, bir çocuktum dün gece...                     AHMET TEVFİK OZAN AŞK-GAZEL Düş aşka da gör, sûreti hoş, kahrı yamandır, Pervâne gönüllerde kalan kül ve dumandır. Bir sisli bakış, hisli duruş, puslu tavırla, Sessizce düşen yıldırımın çarptığı andır. Sevda uçurumdur.. düşenin ettiği feryat, Her çığlığının yankısı bin telli kemandır. Leylâ’ları, Mecnun’ları, Ferhat’ları duyduk, Yûsuf’la Züleyhâ’ya bakın, akla ziyandır. Bir dinle Fuzûlî ne diyor dertli diliyle: “Aşk âfet-i can olduğu meşhûr-u cihandır” Aşk şarkılarından duyulan sesler inilti, İnsaf ne gezer, aşktaki inlettiği candır. Sevda kara, sevdalıların bahtı karaymış, Döktürdüğü gözyaşlarının cümlesi kandır. Yok, öyle kolay vuslata ermek bu bahiste, Güller sağır olmuş, duyulan hangi figandır. Yok ayrılığın farkı kavuşmaktan inan ki, Medler ve cezirlerle süren hâl heyecandır. Var aşkta adalet ara varmış gibi Âdil, Gördün mü adâlet acabâ bunca zamandır.                               İSMAİL ADİL ŞAHİN   SON DALI KIRMA GÜLÜM Uçup gitmiş kuşları bahçelerin bağların, Sen çöllerin Leyla’sı, biz Ferhat’ı dağların. Gönlümüzden yarına inci devşireceğiz, Yıllar var, açılmayan kapıdan gireceğiz. Ne sevdalar uğruna kıyılmış nice cana, Yalnızca dost çehreler, el sunmuşlar cânana. Garip kuşlara konuk son dalı kırma gülüm, Bir görsen ne haldeydi, kovulurken bülbülüm! Beşikte boğazlanan son kızı anlıyorum, Son kızın gözlerinde her an diriliyorum. Benim yırtıcı çakal, en büyük katil benim!. Sarayını başına geçirmişim annemin! Bir vatana düştüm ki vatanda gurbet dedim; Sular geçti üstümden, bitti kıyamet dedim. Eksenim kuşatılı, zaman yağmurda demli, Güzellerin yanağı, İstanbul kadar nemli. Zaman kaynar su oldu dişinde bir güzelin, Devşirmesine koyuldum saçılan incilerin. Bereket yüklü rüzgâr çöllere esiyordu, Elinde an satırı zamanı kesiyordu. Omuzunu döverken saçları sular gibi, Ansızın dondu zaman, bitmez ufuklar gibi. Kovulduğum sularda sahipsiz mercan buldum, Apaydınlık dört yanım, sânki ben İstanbul’dum. Hangi yıldızdan koptun, nasıl zamandan geldin? İsa bir tane amma, Meryem kadar güzeldin. Sen Kleopatra’mız, sen Saba Melike’miz, Topuklarından öpsün asırlık kilimimiz. Kurdelamız el atsın saksıdan saçınıza, Bizi de ortak edin dünyalık suçunuza. Hangi falcıya koşsak, gerçek olsa dilekler? Bilmem; günâh işler mi? kardan beyaz melekler. Kırk günlük hatır için, sun bize kırık fincan, Böyle günâhlar için kaç şair vermezdi can? Yıkılsın sağır dünya! sedana sur olmasın, Davetimiz sulara, okyanuslar çınlasın! Çınlasın..bu günâhı ancak çekermiş sular, Kıskansın sabahına adaklanmış uykular...                                    HAYRETTİN YAZICI
Ekleme Tarihi: 01 Ağustos 2025 -Cuma
Suat ÖZARAS

ŞİİR BUKETİ 21

HAKETMİŞİZ

Bir güzelin okuyla, biz bu hallere düştük..
Bir afetin ardından gurbet ellere düştük.
Sırtımızda yağmurlar şarkılar söylüyorken,
Yolumuzu şaşırdık, sonsuz çöllere düştük...
                                   AHMET TEVFİK OZAN

 

BİR GÜN İCADİYE’DE
Bir gün İcadiye'de veya Sultantepe'de,
Bir beste kanatlanır, birden olduğun yerde
Bir kâinat açılır, geniş, sonsuz, büyülü,
Bugünün rüzgârında yıkanan mazi gülü
Dağılır yaprak yaprak hayalindeki suya
Bir başka gözle bakarsın ömür denen uykuya…

Belki en hülyalısı duyduğun masalların,
O şafak saltanatı korularda dalların.
Her ufku tek başına bekleyen eski camlar,
Bir sır gibi ömründen sızdırılmış akşamlar..
Ardıçla kestanenin her yıllık macerası,
Harap mezarlıklarda ölülerin duası.
Gelir ve tekrar doğar ölmüş sandığın aşka,
Anlarsın ölüm yoktur geçen zamandan başka..
                           AHMET HAMDİ TANPINAR

 

SORAMADIĞIN

Haksız yere dövülmüş bir çocuktum, dün gece
İç çeke çeke düştüm, yataklara; ağladım...
Soğuk duvarlar emdi, sıcak göz yaşlarımı
Haksız yere dövülmüş, bir çocuktum dün gece.

Aktı, gözlerimden; aktı, sokaklar..
Şehirler küçüldü, evler büyüdü.
Kapılardan taştı, öksüz çocuklar.
Deniz, bir yerlerden arza yürüdü...

Uzaklarda, sevda; bir sarı yıldız..
Işığını bölük pörçük gönderir...
Baharlara rüya kadar uzağız..
Dert başağı, bir taneye bin verir! ..

‘‘Değer mi, değer mi? ...’’derken aynalar
‘‘Çizgi çizgi yüzündeki günâhın
Birine, gecenin bu matem hali? ...’’
Anladım, çektiğim hep senin ahın! ...

Aczim günahımı aştı bu gece
Tenim toprak toprak uçuştu gitti
Bir sırlı şaraba dokundu dilim
Şarap mı, gece mi..ömür mü, bitti?! ...

Belki bin kere mahcup, bir çocuktum dün gece...

                    AHMET TEVFİK OZAN


AŞK-GAZEL
Düş aşka da gör, sûreti hoş, kahrı yamandır,
Pervâne gönüllerde kalan kül ve dumandır.

Bir sisli bakış, hisli duruş, puslu tavırla,
Sessizce düşen yıldırımın çarptığı andır.

Sevda uçurumdur.. düşenin ettiği feryat,
Her çığlığının yankısı bin telli kemandır.

Leylâ’ları, Mecnun’ları, Ferhat’ları duyduk,
Yûsuf’la Züleyhâ’ya bakın, akla ziyandır.

Bir dinle Fuzûlî ne diyor dertli diliyle:
“Aşk âfet-i can olduğu meşhûr-u cihandır”

Aşk şarkılarından duyulan sesler inilti,
İnsaf ne gezer, aşktaki inlettiği candır.

Sevda kara, sevdalıların bahtı karaymış,
Döktürdüğü gözyaşlarının cümlesi kandır.

Yok, öyle kolay vuslata ermek bu bahiste,
Güller sağır olmuş, duyulan hangi figandır.

Yok ayrılığın farkı kavuşmaktan inan ki,
Medler ve cezirlerle süren hâl heyecandır.

Var aşkta adalet ara varmış gibi Âdil,
Gördün mü adâlet acabâ bunca zamandır.
                              İSMAİL ADİL ŞAHİN

 

SON DALI KIRMA GÜLÜM
Uçup gitmiş kuşları bahçelerin bağların,
Sen çöllerin Leyla’sı, biz Ferhat’ı dağların.
Gönlümüzden yarına inci devşireceğiz,
Yıllar var, açılmayan kapıdan gireceğiz.
Ne sevdalar uğruna kıyılmış nice cana,
Yalnızca dost çehreler, el sunmuşlar cânana.
Garip kuşlara konuk son dalı kırma gülüm,
Bir görsen ne haldeydi, kovulurken bülbülüm!
Beşikte boğazlanan son kızı anlıyorum,
Son kızın gözlerinde her an diriliyorum.
Benim yırtıcı çakal, en büyük katil benim!.
Sarayını başına geçirmişim annemin!
Bir vatana düştüm ki vatanda gurbet dedim;
Sular geçti üstümden, bitti kıyamet dedim.
Eksenim kuşatılı, zaman yağmurda demli,
Güzellerin yanağı, İstanbul kadar nemli.
Zaman kaynar su oldu dişinde bir güzelin,
Devşirmesine koyuldum saçılan incilerin.
Bereket yüklü rüzgâr çöllere esiyordu,
Elinde an satırı zamanı kesiyordu.
Omuzunu döverken saçları sular gibi,
Ansızın dondu zaman, bitmez ufuklar gibi.
Kovulduğum sularda sahipsiz mercan buldum,
Apaydınlık dört yanım, sânki ben İstanbul’dum.
Hangi yıldızdan koptun, nasıl zamandan geldin?
İsa bir tane amma, Meryem kadar güzeldin.
Sen Kleopatra’mız, sen Saba Melike’miz,
Topuklarından öpsün asırlık kilimimiz.
Kurdelamız el atsın saksıdan saçınıza,
Bizi de ortak edin dünyalık suçunuza.
Hangi falcıya koşsak, gerçek olsa dilekler?
Bilmem; günâh işler mi? kardan beyaz melekler.
Kırk günlük hatır için, sun bize kırık fincan,
Böyle günâhlar için kaç şair vermezdi can?
Yıkılsın sağır dünya! sedana sur olmasın,
Davetimiz sulara, okyanuslar çınlasın!
Çınlasın..bu günâhı ancak çekermiş sular,
Kıskansın sabahına adaklanmış uykular...
                                   HAYRETTİN YAZICI

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazetepasinler.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.