Deneme Bonusu Veren Siteler deneme bonusu veren siteler 2024 bonus veren siteler Yeni Bonus Veren Siteler

Suat ÖZARAS
Köşe Yazarı
Suat ÖZARAS
 

ŞİİR BUKETİ 16

AYNALAR Bir sonu gelmeyen rüyaya dalar Akşam, odalarda fersiz aynalar. Durgun sularında hepsinin yer yer Eski bir hatıra sanki genişler, Maziden yâdigâr kalan bir hisle. Serpilen yağmurla, örtülen sisle Birden kapanıp da akşamın ufku, Gererken asabı hasta bir uyku Bir hayal ufkudur kalplerimize, Aynalar ki sessiz anlatır bize Maziye karışan günlerimizi. Bizden iyi tanır aynalar bizi… O vefalı kalbe benzer ki onlar, Bir küçük vesile maziye yollar. Mazi, bir akşamın penceresinden Kalplerde, gözlerde yaş seyredilen O uzak ve hasret ışıklı fecir, Ümitsiz ruhuna son tesellidir. Her bakışta çizer bu kederli su, Ömrümüzün, geniş bir tablosunu. Bir tablo ki, ne renk, ne çizgisi var; Fakat her hatıra içinde yaşar.. ..Ve derinliğinden bizlere güler, Kalbi kalbimizde çarpan ölüler.         Ahmet Hamdi TANPINAR   YAĞMURDAN SONRA AŞK Dün gece yağmurun altında Yine sen geldin aklıma Işıl ışıl parlayan gözlerini aradım Seni benden ayıran kaderimden utandım Ne olurdu sen de olsaydın yanımda Beraber ıslansaydık yağan yağmurda Şarkılar söyleseydik geceye inat Seni benden ayıran kadere inat Ne çok isterdim saçlarına dokunmayı Yokluğun yerine saçlarında kaybolmayı O masum yüzünü bir kez daha görsem Sana olan aşkımı bilmem nasıl söylesem Yağmur bile sinsi sinsi yağıyor sensiz Geceler bile yokluğunda ıssız Ağlasam bile tek başıma sessiz Sana olan aşkım daima sonsuz                             Cemil MERİÇ   BİR MASAL MI AŞKIMIZ Yıktım yaptıklarımı, yazdıklarımı sildim Kimse sevmez sanmıştım; hem sevdim, hem sevildim Sevmemek karanlıktı, ışıklar sundu bana Ne sevdasız olurdum, ne sevdaya ehildim Başıma gelen şeyler isteyerek olmadı Bir aşkın gözyaşına hazırlanmış mendildim Ben güçlü olmalıydım o zaten çok güzeldi Ne çare türap oldum, yoksa çok mu gâfildim? Hiçbir güç yetişemez güzelliğin gücüne Köle oldum bu güce, bu sebeple asildim. Güzeli seçer gözler, iyiyi bilir akıl Neden beni seçti o, yoksa ben mi seçildim Nefse yenik düşenin, çok zormuş geleceği Zoru seçmek kolaydı, ben kendime kefildim Ölmek üzreydi ruhum, arşa çıkardı âhım Ötelerden bir yerden bir can geldi dirildim. Canım dedim yetmedi, canımın da canıydı O parlayan güneşti, ben cılız bir kandildim O ben oldu, ben de o, ya da ruhumuz birdi Benliğim uçtu gitti, ben artık ben değildim. Lacivert bir denize yol alan ırmak gibi Çağlayıp aktı ruhum, ne Fırat, ne de Nil’dim. Yetmeyen lisanımla, anlatmaya yeltendim Yazılmaz yaşanırmış, döndüm hâlime güldüm. Almayı öğrenmedim, vermek mizacım oldu, Sanki adanmış kuldum, Hak yoluna sebildim. Bir şeyler dirilirken, ölüyordu bir şeyler Olsa da bir cinayet ne Habil, ne Kabil’dim Düşünürken birini, kalbim çarpıyor dedim O sevdadır dediler, ne anladım ne bildim. Bir güzele yanmışım, aşkı oyun sanmışım Nasıl da aldanmışım, demek ki ben cahildim. Gözlerinin ışığı gözlerime yansıdı O buldu gerçeğini, ben verilmiş mehildim. Sevgim sırrımdır benim, saklanırım saklarım Bir İsmim İsmail’se diğeri de Âdil’di. Sevmek onun işidir o sever kullarını Şimdi anlıyorum ki ben sadece vekildim. Yıktım yaptıklarımı yazdıklarımı sildim Onlardan kalan varsa tekrar yıkmaya geldim                                         İsmail Adil ŞAHİN   BENİ BÖYLE DAĞINIK ÇIKARMA YARE Ay parçalı, gün sarhoş Bir yıldız kayıyor içimde benim Gönyeye gelmiyor hiçbir aralık Gitgide kopuyor mesafelerim Nerede duaya kalkan ellerim Ne yan kaldı, ne yön şimdi dönecek Doğu, batı birer küçük bahane İçime düşüyor göklerin katı Hangi yana sürsem acep al atı Biliyorum habire nal kesecek Kaldırdım aradan sırrı sıratı Bir durakta yoktur şimdi inecek Ölmek yaşamaktan olurken gerçek Beni parça parça kim kabul eder Toplanır mı bilmem dağıttıklarım İçim burkuluyor her dem özleme Tanrım neden böyle her şeyim yarım Amansız yaşanır burda soykırım Ne bakacak göğüm, ne tutacak dal Ne de yüzdürecek küçük bir sandal Dört yanı sarıyor orman yangını Hadi anladık da uzak, yakını Kâinatın da mı kayboldu kını Bulursan gir artık koluma benim Aynam sendin aranmana gerek yok Gözlerim doğuştan emanetimdi Farketmiyor artık burda varla yok Beni böyle dağnık çıkarma yara Rüzgârları çağır saçımı tara Şöyle beyazından olsun libasım Olmasın hiçbir şey bahtımdan kara                              Hayrettin YAZICI   AY IŞIĞI Yüzün beyaz, abajur yeşil, gece mor; Esrimiş kalbim, şarkısını söylüyor. Her yanın avuçlarıma dökülüyor Çeşmeden akan suyun berraklığında. Dolaşan bir dudak mı var saçlarını Ay tırmanıyor zeytin ağaçlarını. Sürü bulutlar gece yamaçlarını Otlayıp yayılıyor gök kırlığında. Üzerinden örtüyü mü çekti bir el? Gece ayaklarından akıp giden sel; Seyrine doyulmuyor ruhunun, güzel Bu manzara gibi, bu ay ışığında… Yeniden yarattı seni gizli bir el!            AHMET MUHİP DRANAS   BİR BALIKESİR MASALI Zağnos Paşa Camii’nden çıkarken Kimseler görmesin diye sessizce Ağladığım, sendin..ey vefasız yar! İsmini bin kerre reddetsem bile Sevdana kul oldum, ben diyar diyar.. Aslında sen aciz, ben aciz bir kul.. Bakma sen tavrının kudret zannına! Ecelin kokusu sessiz inince Gözlerin kor olur, düşer yanına.. Ve biter, zannımca bitmeyecek düş.. Ve başlar fezayı kateden düşüş: Gördüm sevdiğim güzeli; sevdiğim güzel, o değil! Ne yüzünde ondan eser; ne sesinde, teninde.. Demek yıllar mezar olmuş; gül hayali, bir diken.. Velhasıl, bir kabristan taşımış bedeninde!                                        AHMET TEVFİK OZAN
Ekleme Tarihi: 28 Nisan 2025 -Pazartesi
Suat ÖZARAS

ŞİİR BUKETİ 16

AYNALAR
Bir sonu gelmeyen rüyaya dalar
Akşam, odalarda fersiz aynalar.
Durgun sularında hepsinin yer yer
Eski bir hatıra sanki genişler,
Maziden yâdigâr kalan bir hisle.

Serpilen yağmurla, örtülen sisle
Birden kapanıp da akşamın ufku,
Gererken asabı hasta bir uyku
Bir hayal ufkudur kalplerimize,
Aynalar ki sessiz anlatır bize
Maziye karışan günlerimizi.

Bizden iyi tanır aynalar bizi…
O vefalı kalbe benzer ki onlar,
Bir küçük vesile maziye yollar.
Mazi, bir akşamın penceresinden
Kalplerde, gözlerde yaş seyredilen
O uzak ve hasret ışıklı fecir,
Ümitsiz ruhuna son tesellidir.

Her bakışta çizer bu kederli su,
Ömrümüzün, geniş bir tablosunu.
Bir tablo ki, ne renk, ne çizgisi var;
Fakat her hatıra içinde yaşar..
..Ve derinliğinden bizlere güler,
Kalbi kalbimizde çarpan ölüler.
        Ahmet Hamdi TANPINAR

 

YAĞMURDAN SONRA AŞK
Dün gece yağmurun altında
Yine sen geldin aklıma
Işıl ışıl parlayan gözlerini aradım
Seni benden ayıran kaderimden utandım
Ne olurdu sen de olsaydın yanımda
Beraber ıslansaydık yağan yağmurda
Şarkılar söyleseydik geceye inat
Seni benden ayıran kadere inat
Ne çok isterdim saçlarına dokunmayı
Yokluğun yerine saçlarında kaybolmayı
O masum yüzünü bir kez daha görsem
Sana olan aşkımı bilmem nasıl söylesem
Yağmur bile sinsi sinsi yağıyor sensiz
Geceler bile yokluğunda ıssız
Ağlasam bile tek başıma sessiz
Sana olan aşkım daima sonsuz
                            Cemil MERİÇ

 

BİR MASAL MI AŞKIMIZ
Yıktım yaptıklarımı, yazdıklarımı sildim
Kimse sevmez sanmıştım; hem sevdim, hem sevildim
Sevmemek karanlıktı, ışıklar sundu bana
Ne sevdasız olurdum, ne sevdaya ehildim
Başıma gelen şeyler isteyerek olmadı
Bir aşkın gözyaşına hazırlanmış mendildim
Ben güçlü olmalıydım o zaten çok güzeldi
Ne çare türap oldum, yoksa çok mu gâfildim?
Hiçbir güç yetişemez güzelliğin gücüne
Köle oldum bu güce, bu sebeple asildim.
Güzeli seçer gözler, iyiyi bilir akıl
Neden beni seçti o, yoksa ben mi seçildim
Nefse yenik düşenin, çok zormuş geleceği
Zoru seçmek kolaydı, ben kendime kefildim
Ölmek üzreydi ruhum, arşa çıkardı âhım
Ötelerden bir yerden bir can geldi dirildim.
Canım dedim yetmedi, canımın da canıydı
O parlayan güneşti, ben cılız bir kandildim
O ben oldu, ben de o, ya da ruhumuz birdi
Benliğim uçtu gitti, ben artık ben değildim.
Lacivert bir denize yol alan ırmak gibi
Çağlayıp aktı ruhum, ne Fırat, ne de Nil’dim.
Yetmeyen lisanımla, anlatmaya yeltendim
Yazılmaz yaşanırmış, döndüm hâlime güldüm.
Almayı öğrenmedim, vermek mizacım oldu,
Sanki adanmış kuldum, Hak yoluna sebildim.
Bir şeyler dirilirken, ölüyordu bir şeyler
Olsa da bir cinayet ne Habil, ne Kabil’dim
Düşünürken birini, kalbim çarpıyor dedim
O sevdadır dediler, ne anladım ne bildim.
Bir güzele yanmışım, aşkı oyun sanmışım
Nasıl da aldanmışım, demek ki ben cahildim.
Gözlerinin ışığı gözlerime yansıdı
O buldu gerçeğini, ben verilmiş mehildim.
Sevgim sırrımdır benim, saklanırım saklarım
Bir İsmim İsmail’se diğeri de Âdil’di.
Sevmek onun işidir o sever kullarını
Şimdi anlıyorum ki ben sadece vekildim.
Yıktım yaptıklarımı yazdıklarımı sildim
Onlardan kalan varsa tekrar yıkmaya geldim
                                        İsmail Adil ŞAHİN

 

BENİ BÖYLE DAĞINIK ÇIKARMA YARE
Ay parçalı, gün sarhoş
Bir yıldız kayıyor içimde benim
Gönyeye gelmiyor hiçbir aralık
Gitgide kopuyor mesafelerim
Nerede duaya kalkan ellerim
Ne yan kaldı, ne yön şimdi dönecek
Doğu, batı birer küçük bahane
İçime düşüyor göklerin katı
Hangi yana sürsem acep al atı
Biliyorum habire nal kesecek
Kaldırdım aradan sırrı sıratı
Bir durakta yoktur şimdi inecek
Ölmek yaşamaktan olurken gerçek
Beni parça parça kim kabul eder
Toplanır mı bilmem dağıttıklarım
İçim burkuluyor her dem özleme
Tanrım neden böyle her şeyim yarım
Amansız yaşanır burda soykırım
Ne bakacak göğüm, ne tutacak dal
Ne de yüzdürecek küçük bir sandal
Dört yanı sarıyor orman yangını
Hadi anladık da uzak, yakını
Kâinatın da mı kayboldu kını
Bulursan gir artık koluma benim
Aynam sendin aranmana gerek yok
Gözlerim doğuştan emanetimdi
Farketmiyor artık burda varla yok
Beni böyle dağnık çıkarma yara
Rüzgârları çağır saçımı tara
Şöyle beyazından olsun libasım
Olmasın hiçbir şey bahtımdan kara
                             Hayrettin YAZICI

 

AY IŞIĞI
Yüzün beyaz, abajur yeşil, gece mor;
Esrimiş kalbim, şarkısını söylüyor.
Her yanın avuçlarıma dökülüyor
Çeşmeden akan suyun berraklığında.

Dolaşan bir dudak mı var saçlarını
Ay tırmanıyor zeytin ağaçlarını.
Sürü bulutlar gece yamaçlarını
Otlayıp yayılıyor gök kırlığında.

Üzerinden örtüyü mü çekti bir el?
Gece ayaklarından akıp giden sel;
Seyrine doyulmuyor ruhunun, güzel
Bu manzara gibi, bu ay ışığında…
Yeniden yarattı seni gizli bir el!
           AHMET MUHİP DRANAS

 

BİR BALIKESİR MASALI
Zağnos Paşa Camii’nden çıkarken
Kimseler görmesin diye sessizce
Ağladığım, sendin..ey vefasız yar!
İsmini bin kerre reddetsem bile
Sevdana kul oldum, ben diyar diyar..

Aslında sen aciz, ben aciz bir kul..
Bakma sen tavrının kudret zannına!
Ecelin kokusu sessiz inince
Gözlerin kor olur, düşer yanına..

Ve biter, zannımca bitmeyecek düş..
Ve başlar fezayı kateden düşüş:

Gördüm sevdiğim güzeli; sevdiğim güzel, o değil!
Ne yüzünde ondan eser; ne sesinde, teninde..
Demek yıllar mezar olmuş; gül hayali, bir diken..
Velhasıl, bir kabristan taşımış bedeninde!
                                       AHMET TEVFİK OZAN

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazetepasinler.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.