YAŞAR BAYOĞLU
20 numaralı Yaşar Bayoğlu ile ilk günler okula beraber gittiğimizi hatırlıyorum. Sınıfta ve mahallede herkes ona Abo derdi. Fanatik bir FB'li olan Yaşar Bayoğlu, fotoğrafçılık da yapıyordu (1). İstanbul'da Ara Güler ile de tanışmışlığı var. Ara Güler'in;
-İstediğin zaman dükkânıma gelebilirsin, demesine rağmen; yanına gidemeyişinin ne büyük bir hata olduğunu seneler sonra anlar, Yaşar Bayoğlu..
Annesiyle bankaya maaş almaya gittiklerinde; boyu bankoya yetişmeyince, memurun annesine parayı vermek istemesi üzerine annesi, memura hitaben;
-Memur bey parayı oğluma verin. Artık evin erkeği o, diyerek oğluna büyük ve önemli bir mesaj vermiştir (2). Yaşar Bayoğlu futbol da oynardı. Hatta oyun öncesi kâğıt üzerinde oklarla futbolun krokisini de çizerdi. Sabah okula gitme vaktinde; radyoda ''Çevremizde bugün. '' programı vardı. Bunun peşine hemen hafif müzik/aranjman çalınırdı. Yeşim'in;
-Olmaz böyle şey, yoksa rüya mı? Tam mutlu oldum derken... şarkısı çalınırdı. Yaşar Bayoğlu da, daha derse girmeden sınıfta bu şarkıyı mırıldanırdı. Okulun Kızılay kolunda olduğu için, Yıldız hanımdan aldığı Kızılay pullarını satıp deftere işlerdi. Alt limit 25 kuruş olup 9 ay karşılığı 225 kuruş ödenirdi. Yaşar Bayoğlu'nun en büyük özelliklerinden birisi de, eski resimlerin isimlerini tanımasıdır.
ŞENER DUMLU
44 numaralı Şener Dumlu ile lisede beraber okuduk. Şener, okuldan sonra ya futbol oynar ya da lokantada babasına yardım ederdi. Lokantada çalışan işçiler robot gibiydiler. Babasının olmadığı zamanlarda, lokantaya Şener'in arkadaşları gelirdi. Şener, kendisine Platini veya Kempes denilmesine çok sevinirdi. Aşırı derecede Beşiktaş hayranı olan Şener, her zaman entel takılırdı. Havanın durumuna göre kıyafet değiştirip, kazağını omuzlarına atıp kollarını da düğüm yapardı. Beşiktaş'ın genç takımında oynama fırsatını da kaçırmıştı. Bazen de spikerlik provaları yapardı. Lise son sınıfta iken, sinemada balkonun ön taraftaki 7-8 koltuğunu arkadaşları için rezerve etmişliği de vardır. Futbol oynayan Şener'in, beden eğitimi dersinden bütünlemeye kalmasının mantığını da hiç bir zaman anlayamadım.
AYŞEGÜL ORAL
Orta üçüncü sınıfta iken; Erzurum İl Milli Eğitim Müdürlüğünün açtığı bir kompozisyon yarışmasında, Ayşegül Oral il birincisi olmuştu. Cumhuriyet ile ilgili olan yarışmanın sonucu lise birinci sınıfta iken duyuruldu. Lise birinci sınıfta Özkan beyin yaptığı fiziksel bilimlere giriş yazılısında üç kişi 6, Ayşegül de 5 almıştı. Ankara'dan gelen ve test şeklinde olan yazılı soruları zarfını, Özkan bey sınıfta açmıştı. Bizden bir üst sınıfta okuyan ve melodika çalan abisi Haluk Oral Boğaziçi Üniversitesi Matematik Bölümü, Ayşegül ise İst. Ünv. Fen Fak. Kimya Bölümünü okudu. Ayşegül Oral, 4 yıllık 7 fakülte bitirerek bir rekora imza attı.
BURHANETTİN DUMLU
Şimdiki Recep Yazıcı'nın doğusundaki babasının dükkânına arada sırada elde dokunmuş renkli pantolon giyen kız kardeşiyle uğrardı. Evleri ortaokulun civarındaydı. Burhanettin Dumlu, uzun yıllar Pasinler Gençlik Kulübünde ve Erzurum Demirspor'da futbol oynadı. Daha sonra da Pasinler Gençlik Kulübünü çalıştırdı. Bir 24 kasım günü idareci olduğu okulda tören esnasında, lisedeki matematik öğretmeni Hikmet Gencer'in konuşmasını öğrencilerine dinletir. Yaptığı bu jestiyon Hikmet hocamızın çok hoşuna gider. Emekli olduktan sonra da Salih Çanakçı'nın genel müdür olduğu İstiklal Eğitim Kurumlarında müdür olarak çalıştı.
**386 numaralı açık yeşil takım elbise giyen ve ceketi her zaman ilikli olan, Sadullah Alemdar teneffüsün en sonunda sınıfa girip flaş bir haber söylerdi.
**76 numaralı Cemalettin Aykılıç aşırı asabiydi ve çok kitâp okurdu. Çok kere de teneffüste oturduğu yerden ayağa kalkarak farmasonlarla ilgili bilgi verirdi. Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesinden mezun oldu. Genç yaşta rahmetli oldu.
**440 İrfan Ulusu'nun boyu çok uzundu. Teneffüslerde sınıfta en başta bar oynarken devamlı surette tey-tey diye nara atardı. 5-fen sınıfında fizik dersinde, Esma hanım problem çözerken soruyu önce öğrenciye okuttururdu. Bir gün cam kenarı en son sırada oturan İrfan'a .. sayfadaki .. soruyu okumasını söyledi. İrfan da okumuyorum deyince, sınıfta buz gibi hava esti. İrfan, Erzurum Ziraat Fakültesini kazandı. Daha sonra da bir avukat hanımla evlendiğini duyduk.
**27 Cahit Hatunoğlu, sessiz sedasız birisiydi. Beden eğitimi dersinde uygun adımda yürürken kol ve ayakları farklı ritimde olsa da sonradan düzeltiyordu.
**413 İbrahim Çarıklıoğlu, Mahmut Ciğerci ve Tünaydın Demircioğlu ile dersin son vakitlerinde yapılan sohbette, cümlesine ''şerefsizim..'' diye başlardı.
**Cam kenarında oturan Orhan Şeren, karne günlerinde şarkı söylerdi.
**Evi Çermiktepe/Kaplıcalar Mahallesinde olan 201 numaralı Avni Bozkaya'nın çok sessiz ve sakin bir yapısı vardı. Avni Bozkaya'ya, sınıf başkanı devamlı olarak Gıyas emi derdi (3).
**Çok yavaş ve tane tane konuşan Salih Yazıcı Veteriner Fakültesini kazandı.
**Babası da öğretmen olan, Çermiktepe Mahallesinden gelen ve son sınıfta kimya laboratuvarında da aynı masada solumda oturan Fatih Aksakallı bazı öğretmenlerinin selamını almadığından şikayet ederdi. Babası Hürriyet gazetesi okuyan Fatih'in ilkokuldaki adı Zekâî idi.
**Komiserin oğlu olan Yusuf Ersoy, Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümünü kazandı. Bir sene okuduktan sonra babasının tayiniyle beraber nakil aldırdı.
**133 numaralı Abdurrahim Kaşıkçı, orta birinci sınıfta ilk günler sınıf başkanlığı yaptı. Orta iki ve üçüncü sınıfta ise Ahmet Altuğ'la beraber oturuyordu.
**74 numaralı Selma Kırtepe; duvar tarafı ön sırada 245 numaralı Hayriyre Hamurcuoğlu'nun sağında oturuyordu.
**Körüköy'den gelen Celal Aras en arka sırada otururdu.
**Olgun bir mizaca sahip olan Yasin Koç, teneffüste bile sırasında otururdu. Çok az konuşan Yasin Koç, orta hiza arkadan ikinci sırada otururdu.
**338 numaralı ve kardeşi avukat olan Meliha Aksakallı Çermiktepe Mahallesinden gelirdi.
**Çok kibar bir mizaca sahip olan 209 numaralı Yalçın Kılıç/Pamuk/Pambuğ, babasına Babacı derdi. Yalçın orta birinci sınıftayken, Yıldız hanımın muaşeret kolunda görevliydi. Her sınıftan gizlice seçilen muaşeret kolu üyeleri, okul dışı zamanlarda öğrencilerin anormal ve disiplinsiz davranışlarını Yıldız hanıma bildiriyorlardı.
**6-mat. sınıfında iken öğleden sonraki son teneffüste, okulun son gününe kadar sınıfta folklör oynanırdı. İsmail Balkaya tarağın üzerine ince kâğıt koyarak zurna, bir başkası da öğretmen masasında elleriyle davul çalardı. Biraz sonra Müdür Yardımcısı Tünaydın Demircioğlu dalardı sınıfa;
-Kaymakam bey okulda, dediğinde herkes yerine otururdu. Ertesi gün;
-Müfettişler okulda.... Ertesi gün;
-Vali bey okulda... Vali bey okulda cümlesinden sonra, Tünaydın bey bir daha hiç sınıfa gelmedi.
DİPNOTLAR
1- Fotoğrafçılar; Kemal Gültekin/Foto Kemal, Foto Çakar, Remzi Gül ve Enis Fırat..
2-Şefika ananın; bütün hastalıklar için, bitki ve meyvelere dayalı doğal reçetesi vardı. Eğer söylediği karışımın malzemeleri yoksa, kendisi verirdi. Her ikindi vakti, evlerinin önündeki bahçede semaver çayı içerlerdi.
3- Büyük Çermikte yıkanılıp çıkarken, Gıyas emi havlu tutardı. Gıyas emi devamlı havluların orada bulunurdu. O anda orada yoksa; ''Gıyas emi çamaşır'' diye bağırılırdı. Zenginlerin havlusunu, Gıyas emi sobada ısıtıp getirirdi.