ZAFER ALTUĞ 1983 depreminde; Kayseri'den Erzurum'a gelirken, otobüs yokluğunda mecburen Sivas'a geldim. Saat 13:00 civarında, Sivas'ta dolaşırken aniden Selçuk Ortaokulunda beden eğitimi öğretmeni olan Zafer Altuğ'a rastladım. Okuluna gittiğimizde, dedi ki; -Ne yersen gardaş. -Sağol abi, aç değilim. - Başlatma şimdi!....   -Tamam abi, Adana Kebap yiyeyim. Yalanı sevmeyen mert, delikanlı ve hoş sohbet kişiliğe sahipti. Lokalde yanına oturduğumuzda; -Merhaba gardaş, ne içersin?, derdi. 75'li yıllarda yaptığı bir müsabakada rakibini, halter gibi havaya kaldırmıştı. Stadın basamaklarının önünde yapılan güreş müsabakasını, Hüseyin Altuğ da izliyordu. Lokalde; - Hüdayi, bana bir kahve, arkadaşlara da çay.. Ama sinirlendiğinde de; -Kaliten, kapasiten diye başlayıp giderdi.. Kemal Gör anlatıyor; -Birgün alabalık göletinde çay içerken gelen üniversite öğrencilerine Zafer abi bahçeyi gezdirip bilgi verirken, farkında olmadan geri geri giderken aniden, ikaz etmemize fırsat vermeden havuza düştü. Biraz sonra öğrencilerin hepsi kayboldu. Bruce Lee'nin filmlerini kaçırmazdı. Anlattığım, LDP Genel Başkanı Besim Tibuk'un sözleri  çok hoşuna giderdi. 1993 senesinde Pasinler Lisesinde, bayrak töreninden sonra, edebiyat öğretmeni Huri Akçit'e niçin hüzünlü olduğunu sorduğumda; -Denizli'ye nişanlımı görmeye gideceğim, idare 2 gün izin verdi. Dedim ki; -Ben sana bir hafta izin veriyorum, hemen Denizli’ye git. Şimdi ben gidip Milli Eğitim Müdüründen izin alırım. 80'li yıllarda Hayrettin Kotangil'i (Hayro Baba) evinde uzun süre misafir etmişti. Hayro Baba, o günlere ait bir izlenimini şöyle aktarır; - Yahu ben bu evde uzun süre misafir kaldım. Hüseyin emi demedi ki; -Oğlum Zafer, evimizde misafir ettiğin bu adam kimdir. Hüseyin eminin bu davranışına hayret ederim (1). 75’li yıllarda Doğu Kışla stadında yapılan 19 mayıs bayramında, yan yana dizilmiş 8 kişinin üzerinden Uzun Yunus atlayışı yapmıştı. Hacı Rüştü kahvesinde, Teyo Pehlivan ormanda ayı ile olan müsabakasını yan masada oturan Zafer Altuğ'dan habersiz anlatıyor. Teyo Pehlivan çok uzatınca, Zafer Altuğ; -Çok uzattın sonuç ne oldu dediğinde, Pehlivan şöyle der; -Ne olacak, ayı beni yedi. Lokalde o olduğu zaman, herkes sözüne sohbetine dikkat etmeye çalışırdı. Onun morali iyiyse herkes iyiydi. Güzel ve iyi olan şey için, '' Senin o cigerin yiyim.'' derdi. Morali bozuk olduğunda, önce bıyıklarıyla oynar, sonra da ‘’kaliten, kapasiten, diye başlar, öylece giderdi.'' Bir gün Kemal Öztürk'ün kahvesinde, Nidai Orhan'la ortadaki masada tavla maçı yapıyorlar. Masanın etrafı hayli kalabalık ve maç 4-4. Zafer Altuğ 6 kapıya alınca, ayağa kalkıp pantolonunun paçasıyla kapıların genişliğini ölçtü. Sırtı çay ocağına dönük olduğundan yarım dönüş yapıp, garsona hitaben; -Bana bir kahve yap, dedi. Nidai Orhan sinirlendiğini belli etmemeye çalışıyordu. Zar atış sırası Zafer Altuğ'daydı. Şeş kapısını açması gerekiyordu. Zarları sağa çevirdi, sola çevirdi ve en kötü zar olan 6-5'i attı. Nidai Orhan, zarlardan birini 6 atarak oyunu aldı. DİPNOTLAR: 1- Ersin Turan'ın kahvesinde Dijitürk kanalında derbi maçı oynanmaktadır. Kahve tıka-basa doludur. Hüseyin emi de televizyona arkası dönük oturmaktadır. Maçın ortalarına doğru gol olunca, müşteri galeyana gelir. Kural ve prensip gereği, Hüseyin emi fişi çeker. Fişi takmaya kimse cesaret edemeyince, genç müşteriler para vermeden kahveyi terkeder. Rahmetli Ersin Turan sesini çıkarmaz. ********************** MÜZİK BUKETİ SANAT MÜZİĞİ: Gönül durup dururken. (Çiğdem Gürdal) Aylar yıllar geçti, yok senden bir haber. (Ayşegül Durukan) FANTEZİ: Kader diyelim. (Vahdet Vural) TÜRKÜ: Yare gidem. (Gülşen Kutlu) YABANCI: Quizas. (Andrea Bocelli-Jennifer Lopez)