Deneme Bonusu Veren Siteler deneme bonusu veren siteler 2024 bonus veren siteler Yeni Bonus Veren Siteler

Suat ÖZARAS
Köşe Yazarı
Suat ÖZARAS
 

NOSTALJİ 20

İSSİ PUNGAR İstasyonun 100 metre batısında bulunan Polis Karakolu'nun bahçe duvarının, batı köşesinde bulunan İssi Pungar'ın üç tane demir borudan akan suyu ılıktı ve içilmezdi. Bütün mahalleli öğleden sonra bulaşıklarını burada kum ve kül ile yıkardı. İssi Pungar'ın suyunda demlenen çayın lezzeti sonradan farkedilince, bütün kahvehanelere buradan su taşındı. En fazla su, sol taraftaki borudan akardı. 1.5 metre boyunda, yarım metre eninde ve yarım metre derinliğindeki kuruna (1) dökülen sular karayolunun altından geçen bir menfezle yolun karşı tarafına geçip oradan da cenderenin hizasında bulunan demiryolunun altındaki menfez vasıtasıyla Malakan'a karışırdı. 1963 senesindeki sel felaketinde, yukarı mahallelerden gelen yatak ve yorganlar bu menfezi kapatınca mahalle sular altında kaldı (2). O zaman demiryolu, karayolundan 1.5 metre yüksekteydi. Yol genişleyince yolun kenarına, Polis Karakolu'ndan Sağlık Ocağı'na kadar yaklaşık bir metre yüksekliğinde beton kanalizasyon yapıldı.   Bu kanalizasyon Polis Karakolu'ndan, cendere hizasına kadar yamultulmuş ters U şeklindeydi. Kanalı kapatmak için asfaltın zeminine kum çekildi. Bundan dolayı asfalt yaklaşık 1.5 metre yükseldi ve demiryoluyla aynı seviyeye geldi. İstasyondan hemzemin geçide kadar demiryolunun kenarında bulunan büyükçe kavakların hepsi kesildi (3). Gece vakitlerinde tren gelmeden önce demiryolunda bulunan direklerdeki lambalar yakılırdı. Lambalarda, defter sayfasıyla yapılan ve uç tarafından itibaren yarısından çoğusu kesilmiş şekle benzeyen metalik avize bulunurdu. Çocukluğumuzda bu ağaçlara tırmanıp kopardığımız dallarından yay-ok yapıp kovboyculuk oynardık. Yol genişledikten sonra İssi Pungar 20 metre kadar kuzeyde inşa edildi (4). Daha sonra da sokağın kenarında bulunan duvarın bitişiğine kesme taşlarla yapıldı.   Karayolu genişlemeden evvel (1971-72) zemin kumla kaplı olduğundan vasıta geçtiğinde her tarafı toz kaplardı (5). Bazen portakal renginde gövdesinde büyük puntolarla GALION, küçük harflerle Canadian ve Kanada bayrağındaki yaprak bulunan greyder yolu temizlemeye çalışırdı. Yolun kenarındaki evde oturan ve yıkadığı çamaşırları kuruması için bahçeye asan Remziye (Cengizhan) abla sinirlenip, çamaşırları tekrar yıkardı. Remziye ablanın oturduğu evin kuzeyinde Dursun Bayrağın, soyadı Karabacak olan astsubaya daha sonra da polis memuruna kiraya verdiği ev (6), onun yanında da Baki Hokamlı'nın evi vardı (7). Baki Hokamlı'nın kardeşi Bahattin Hokamlı, profesyonel bir terziydi. Baki Hokamlı'nın evinin yanına lokantacı Canip Onat 3 katlı, altı ahır olan bina yaptı.   DİPNOTLAR 1-Bu kurunun devamında bir metre genişliğinde 4-5 metre boyunda içi pek de temiz olmayan başka bir kurun vardı. Bu kurundan da hayvanlar su içerdi.   2-Baki Hokamlı menfezi kapatan eşyayı temizleyince sular çekildi. Mahallenin zemininde kavuniçi renginde yarım metre yüksekliğinde çamur birikmişti. 3-Yol genişleyince su cenderesinin biraz ilerisinde bulunan demiryolu lojmanları ve marangoz dükkânları yıkıldı. Hemzemin geçitten sonra lisenin hizasına kadar; ortaokul, Kaymakam lojmanı, marangoz ve demirci dükkânları, Subay Gazinosu da yıkıldı. Milli Bayramlar bazen burada yapılırdı. Yolun kenarında bulunan (Halk Eğitim Merkezi'nin olduğu binanın güneyi) Mustafa Özyılmaz'ın evinin bacasında yer bulunmazdı. Her cuma ikindiden sonra, Batı Kışla'dan (220. Piyade Alayı) gelen bando takımı, subay gazinosunda bayrak merasimi yapardı. Bütün çocukların peşine takıldığı bando takımı mezarlığı geçtikten sonra borazanların da iştirak ettiği ''tören marşını'' çalarak ilçeye giriş yapardı. Hepimiz, Majörün sopayı yaklaşık 10 metre yukarıya fırlatıp tutmasını heyecanla beklerdik. Majörün, sağ omuzundan gelip sol belinde birleşen yaklaşık 15 santim genişliğinde kırmızı renkte etrafı sarı simlerle bezenmiş ve üzerinde büyük harflerle 220. P.A. yazan kurdele vardı.   4-Büyükçe bir bahçenin içerisinde olan Polis Karakolu'nun etrafı 1,5 metre yüksekliğinde taş duvarlarla çevriliydi. Zemin çimen kaplıydı ve bahçede kavak ağaçları vardı. Doğu tarafından girilen binanın tam batı tarafında camsız penceresi olan nezarethane vardı. Rivayet olunur ki gecenin bir vakti bu odadan korkunç sesler gelirmiş...   5-Her gün saat 9-10 civarında Kars yönünden gelen, üzerinde Çavuşoğlu yazan otobüs ve üzerinde büyük harflerle MARAND CO. LTD. yazan İran tırları geçerdi. Öğleden sonra Kars yönüne tuğla renkli SCANIA VABIS ve tomruk yüklü kamyonlar geçerdi. Tomrukların üzerinde kümelenmiş vaziyette 9-10 tane insan bulunurdu. Kars yönüne giden turist otobüsleri, kaleyi görünce inip resim çekerlerdi. 15-20 günde bir hem Kars hem de Erzurum yönüne giden askeri konvoy olurdu. Biz de yolun kenarında esas duruşta selam pozisyonunda dizilip ''Asker abi'' diye seslenince askerler bize para atardı. Asker sevkıyatı; küçük Dodge, büyük GMC (Cemse) ile bazen de saat 10 civarında Kars istikametine giden tren vasıtasıyla olurdu.    Askerlerin camdan uzattığı şişeye çeşmeden su doldurunca, onlar da para verirdi. Bazen de, gizlice pul yapıştırılmış mektuplarını postaya atmamızı söylerlerdi. Bunlar nişanlı veya evli askerlerdi. Askerin mektubunu postaya atması yasaktı. Ücretsiz olan mektup, Garnizon tarafından gönderilirdi. Üzerine de ER MEKTUBU GÖRÜLMÜŞTÜR kaşesi basılırdı. Askere İKİNCİ sigarası kalitesinde ücretsiz ASKER sigarası verilirdi. Kese kâğıtlarına ve çay kutularına doldurduğumuz kumları yolun kenarına bırakıp araba veya şahıslara kamera şakası yapardık. İpe bağladığımız fermuarlı cep telefonu büyüklüğündeki cüzdanı, yolun kenarına bırakıp gizlenirdik. İpin üzerine kum döktüğümüz için belli olmazdı. Gelen şahıs, cüzdanı alacakken ipi çekerdik..   6-Oğlunun adı Uğur olan polis memuru Malatya'lıydı. Evlerinde çuval dolusu kurutulmuş kayısı vardı. Uğur, Durdağı Atasever'den aldığı lolipopları, alış fiyatına satardı. 7-Berberlik yapan Baki Hokamlı'nın annesi, Anahanım abla sürü halinde kaz beslerdi. Kışın 2 veya 3 anaç kazın dışındakileri kesip kavurma yapardı. Vücudu buza değmeden kesilen kazın eti lezzetli olmazdı. Evin doğuya penceresi olan odanın batı duvarında bulunan raf/terekte kavanoz içerisinde akide şekeri olurdu. Her ikindi vakti gittiğimde bir tane akide şekeri alırdım. Baki Hokamlı'nın küçük kardeşi Sebahattin, ortaokulda beden eğitimi dersinde yanlış bir hareket yüzünden sakatlanmıştı. Sebahattin Hokamlı çok kabiliyetli birisiydi. Pencerenin önündeki sedirde yatar pozisyonunda oturup, gelen bütün çocukların ödevlerine yardımcı olurdu. Özellikle el-işi dersinde yapılacak işleri tarif ederek yaptırırdı. Kasnağa gerilen etamine nakış yapmak, tentene, kazak dokuma gibi akla gelen gelmeyen her şeyi yapma becerisine sahipti. İkindi vakti darbuka çalardı. Çıtalı uçurtma yapmayı ondan öğrenmiştim. Kendine yaptığı uçurtmayı da sokakta uçururdu. Yeni Harman ve Kulüp sigarasının kartonunun ortasından delik açıp, uçurtmanın ipine takarak, ''Bir mektup gönderelim!'' diyerek uçurtmaya gönderirdi. Daha sonraları üç tekerlekli ve elle hareket ettirilen bir bisiklet vasıtasıyla gezdiğini hatırlıyorum.    (Bahçeler'de ikindiden sonra ve geceleri Sevda Çeşmesi'nin olduğu bölgede, çadırlarda kalanlar tarafından uçurtma şenliği yapılırdı. Uçurtmalar, 50 kuruşa satılan ve her biri 4 defter ciltleyen mavi ve kırmızı cilt ile yapılırdı. Çıtaların merkezinden gelen yaklaşık 30-35 cm. uzunluğundaki İngiliz teli, her iki köşeye bağlanan 70-75 cm lik telin ortasına kaymayacak şekilde düğümlenirdi. Elde tutulan telin diğer ucu bu düğüme bağlanırdı. Üç boyutlu üçgen şeklindeki uçurtmanın terzazisi hatalı yapılırsa havadayken sağa veya sola yalpalayıp ''kelle'' atarak hızlıca yere çakılırdı. Yere paralel olan çıtanın iki ucuna bağlanıp hafif sarkan tele çörek şeklinde kesilen kâğıtlar yapıştırılırdı. Gökyüzünde süzülen uçurtmanın gövdesine bu kâğıtlar değince pır-pır sesleri her taraftan duyulurdu.) Manşet resim, Baki Hokamlı. MÜZİK BUKETİ EMEL SAYIN DİNLEMEK BİR AYRICALIKTIR. *İyimserim. *Bu son olsun demedim mi.. *Unut git sevme beni. *Tadı yok sensiz geçen.. *Gönül penceresinden.. *O ağacın altını. *Silemezler gönlümden. *Albümdeki resimler. *Dün gece.
Ekleme Tarihi: 20 Kasım 2025 -Perşembe
Suat ÖZARAS

NOSTALJİ 20

İSSİ PUNGAR
İstasyonun 100 metre batısında bulunan Polis Karakolu'nun bahçe duvarının, batı köşesinde bulunan İssi Pungar'ın üç tane demir borudan akan suyu ılıktı ve içilmezdi. Bütün mahalleli öğleden sonra bulaşıklarını burada kum ve kül ile yıkardı. İssi Pungar'ın suyunda demlenen çayın lezzeti sonradan farkedilince, bütün kahvehanelere buradan su taşındı. En fazla su, sol taraftaki borudan akardı. 1.5 metre boyunda, yarım metre eninde ve yarım metre derinliğindeki kuruna (1) dökülen sular karayolunun altından geçen bir menfezle yolun karşı tarafına geçip oradan da cenderenin hizasında bulunan demiryolunun altındaki menfez vasıtasıyla Malakan'a karışırdı. 1963 senesindeki sel felaketinde, yukarı mahallelerden gelen yatak ve yorganlar bu menfezi kapatınca mahalle sular altında kaldı (2). O zaman demiryolu, karayolundan 1.5 metre yüksekteydi. Yol genişleyince yolun kenarına, Polis Karakolu'ndan Sağlık Ocağı'na kadar yaklaşık bir metre yüksekliğinde beton kanalizasyon yapıldı.


 
Bu kanalizasyon Polis Karakolu'ndan, cendere hizasına kadar yamultulmuş ters U şeklindeydi. Kanalı kapatmak için asfaltın zeminine kum çekildi. Bundan dolayı asfalt yaklaşık 1.5 metre yükseldi ve demiryoluyla aynı seviyeye geldi. İstasyondan hemzemin geçide kadar demiryolunun kenarında bulunan büyükçe kavakların hepsi kesildi (3). Gece vakitlerinde tren gelmeden önce demiryolunda bulunan direklerdeki lambalar yakılırdı. Lambalarda, defter sayfasıyla yapılan ve uç tarafından itibaren yarısından çoğusu kesilmiş şekle benzeyen metalik avize bulunurdu. Çocukluğumuzda bu ağaçlara tırmanıp kopardığımız dallarından yay-ok yapıp kovboyculuk oynardık. Yol genişledikten sonra İssi Pungar 20 metre kadar kuzeyde inşa edildi (4). Daha sonra da sokağın kenarında bulunan duvarın bitişiğine kesme taşlarla yapıldı.

 

Karayolu genişlemeden evvel (1971-72) zemin kumla kaplı olduğundan vasıta geçtiğinde her tarafı toz kaplardı (5). Bazen portakal renginde gövdesinde büyük puntolarla GALION, küçük harflerle Canadian ve Kanada bayrağındaki yaprak bulunan greyder yolu temizlemeye çalışırdı. Yolun kenarındaki evde oturan ve yıkadığı çamaşırları kuruması için bahçeye asan Remziye (Cengizhan) abla sinirlenip, çamaşırları tekrar yıkardı. Remziye ablanın oturduğu evin kuzeyinde Dursun Bayrağın, soyadı Karabacak olan astsubaya daha sonra da polis memuruna kiraya verdiği ev (6), onun yanında da Baki Hokamlı'nın evi vardı (7). Baki Hokamlı'nın kardeşi Bahattin Hokamlı, profesyonel bir terziydi. Baki Hokamlı'nın evinin yanına lokantacı Canip Onat 3 katlı, altı ahır olan bina yaptı.

 

DİPNOTLAR
1-Bu kurunun devamında bir metre genişliğinde 4-5 metre boyunda içi pek de temiz olmayan başka bir kurun vardı. Bu kurundan da hayvanlar su içerdi.  


2-Baki Hokamlı menfezi kapatan eşyayı temizleyince sular çekildi. Mahallenin zemininde kavuniçi renginde yarım metre yüksekliğinde çamur birikmişti.

3-Yol genişleyince su cenderesinin biraz ilerisinde bulunan demiryolu lojmanları ve marangoz dükkânları yıkıldı. Hemzemin geçitten sonra lisenin hizasına kadar; ortaokul, Kaymakam lojmanı, marangoz ve demirci dükkânları, Subay Gazinosu da yıkıldı. Milli Bayramlar bazen burada yapılırdı. Yolun kenarında bulunan (Halk Eğitim Merkezi'nin olduğu binanın güneyi) Mustafa Özyılmaz'ın evinin bacasında yer bulunmazdı. Her cuma ikindiden sonra, Batı Kışla'dan (220. Piyade Alayı) gelen bando takımı, subay gazinosunda bayrak merasimi yapardı. Bütün çocukların peşine takıldığı bando takımı mezarlığı geçtikten sonra borazanların da iştirak ettiği ''tören marşını'' çalarak ilçeye giriş yapardı. Hepimiz, Majörün sopayı yaklaşık 10 metre yukarıya fırlatıp tutmasını heyecanla beklerdik. Majörün, sağ omuzundan gelip sol belinde birleşen yaklaşık 15 santim genişliğinde kırmızı renkte etrafı sarı simlerle bezenmiş ve üzerinde büyük harflerle 220. P.A. yazan kurdele vardı.

 

4-Büyükçe bir bahçenin içerisinde olan Polis Karakolu'nun etrafı 1,5 metre yüksekliğinde taş duvarlarla çevriliydi. Zemin çimen kaplıydı ve bahçede kavak ağaçları vardı. Doğu tarafından girilen binanın tam batı tarafında camsız penceresi olan nezarethane vardı. Rivayet olunur ki gecenin bir vakti bu odadan korkunç sesler gelirmiş...

 

5-Her gün saat 9-10 civarında Kars yönünden gelen, üzerinde Çavuşoğlu yazan otobüs ve üzerinde büyük harflerle MARAND CO. LTD. yazan İran tırları geçerdi. Öğleden sonra Kars yönüne tuğla renkli SCANIA VABIS ve tomruk yüklü kamyonlar geçerdi. Tomrukların üzerinde kümelenmiş vaziyette 9-10 tane insan bulunurdu. Kars yönüne giden turist otobüsleri, kaleyi görünce inip resim çekerlerdi. 15-20 günde bir hem Kars hem de Erzurum yönüne giden askeri konvoy olurdu. Biz de yolun kenarında esas duruşta selam pozisyonunda dizilip ''Asker abi'' diye seslenince askerler bize para atardı. Asker sevkıyatı; küçük Dodge, büyük GMC (Cemse) ile bazen de saat 10 civarında Kars istikametine giden tren vasıtasıyla olurdu. 

 

Askerlerin camdan uzattığı şişeye çeşmeden su doldurunca, onlar da para verirdi. Bazen de, gizlice pul yapıştırılmış mektuplarını postaya atmamızı söylerlerdi. Bunlar nişanlı veya evli askerlerdi.


Askerin mektubunu postaya atması yasaktı. Ücretsiz olan mektup, Garnizon tarafından gönderilirdi. Üzerine de ER MEKTUBU GÖRÜLMÜŞTÜR kaşesi basılırdı. Askere İKİNCİ sigarası kalitesinde ücretsiz ASKER sigarası verilirdi. Kese kâğıtlarına ve çay kutularına doldurduğumuz kumları yolun kenarına bırakıp araba veya şahıslara kamera şakası yapardık. İpe bağladığımız fermuarlı cep telefonu büyüklüğündeki cüzdanı, yolun kenarına bırakıp gizlenirdik. İpin üzerine kum döktüğümüz için belli olmazdı. Gelen şahıs, cüzdanı alacakken ipi çekerdik..

 

6-Oğlunun adı Uğur olan polis memuru Malatya'lıydı. Evlerinde çuval dolusu kurutulmuş kayısı vardı. Uğur, Durdağı Atasever'den aldığı lolipopları, alış fiyatına satardı.


7-Berberlik yapan Baki Hokamlı'nın annesi, Anahanım abla sürü halinde kaz beslerdi. Kışın 2 veya 3 anaç kazın dışındakileri kesip kavurma yapardı. Vücudu buza değmeden kesilen kazın eti lezzetli olmazdı. Evin doğuya penceresi olan odanın batı duvarında bulunan raf/terekte kavanoz içerisinde akide şekeri olurdu. Her ikindi vakti gittiğimde bir tane akide şekeri alırdım. Baki Hokamlı'nın küçük kardeşi Sebahattin, ortaokulda beden eğitimi dersinde yanlış bir hareket yüzünden sakatlanmıştı. Sebahattin Hokamlı çok kabiliyetli birisiydi. Pencerenin önündeki sedirde yatar pozisyonunda oturup, gelen bütün çocukların ödevlerine yardımcı olurdu. Özellikle el-işi dersinde yapılacak işleri tarif ederek yaptırırdı. Kasnağa gerilen etamine nakış yapmak, tentene, kazak dokuma gibi akla gelen gelmeyen her şeyi yapma becerisine sahipti. İkindi vakti darbuka çalardı. Çıtalı uçurtma yapmayı ondan öğrenmiştim. Kendine yaptığı uçurtmayı da sokakta uçururdu. Yeni Harman ve Kulüp sigarasının kartonunun ortasından delik açıp, uçurtmanın ipine takarak, ''Bir mektup gönderelim!'' diyerek uçurtmaya gönderirdi. Daha sonraları üç tekerlekli ve elle hareket ettirilen bir bisiklet vasıtasıyla gezdiğini hatırlıyorum.

 

 (Bahçeler'de ikindiden sonra ve geceleri Sevda Çeşmesi'nin olduğu bölgede, çadırlarda kalanlar tarafından uçurtma şenliği yapılırdı. Uçurtmalar, 50 kuruşa satılan ve her biri 4 defter ciltleyen mavi ve kırmızı cilt ile yapılırdı. Çıtaların merkezinden gelen yaklaşık 30-35 cm. uzunluğundaki İngiliz teli, her iki köşeye bağlanan 70-75 cm lik telin ortasına kaymayacak şekilde düğümlenirdi. Elde tutulan telin diğer ucu bu düğüme bağlanırdı. Üç boyutlu üçgen şeklindeki uçurtmanın terzazisi hatalı yapılırsa havadayken sağa veya sola yalpalayıp ''kelle'' atarak hızlıca yere çakılırdı. Yere paralel olan çıtanın iki ucuna bağlanıp hafif sarkan tele çörek şeklinde kesilen kâğıtlar yapıştırılırdı. Gökyüzünde süzülen uçurtmanın gövdesine bu kâğıtlar değince pır-pır sesleri her taraftan duyulurdu.)
Manşet resim, Baki Hokamlı.


MÜZİK BUKETİ
EMEL SAYIN DİNLEMEK BİR AYRICALIKTIR.
*İyimserim.
*Bu son olsun demedim mi..
*Unut git sevme beni.
*Tadı yok sensiz geçen..
*Gönül penceresinden..
*O ağacın altını.
*Silemezler gönlümden.
*Albümdeki resimler.
*Dün gece.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazetepasinler.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.