
Duayen gazeteci Kadir Sabuncuoğlu ile yaptığımız söyleşi..
- Söyleşiye, kendinizi anlatarak başlar mısınız?
- Pasinler’in merkez Erzurumkapı Mahallesi, Dilberhanım Sokakta dünyaya geldim. Pasinler İbrahim Hakkı İlkokulu ve Pasinler Ortaokulunda okudum. Yatılı sınavını kazanarak gittiğim Gümüşhane Öğretmen Okulundan mezun oldum. Daha sonra Kâzım Karabekir Eğitim Enstitüsünü bitirdim.
- Gazetecilik mesleğine nasıl girdiğinizi anlatır mısınız?
- Pasinler ilçesinde öğretmenlik yaparken, Halk Eğitim Müdürü İrfan Ergün’ün önerisi üzerine 1975 yılında, Hürriyet Haber Ajansına (hha) muhabir oldum. Pasinler’de sorunları, etkinlikleri fotoğraflı haber yaptım. Hafta sonları da Erzurum’da oynanan amatör futbol takımlarının maçlarını haberleştirdim. Yaz tatilinde ise hha Erzurum Bürosunda çalışmalara katıldım.
Bir yılın sonunda performansımı beğenen Temsilci Aziz Halkapınar, “Öğretmenlikten istifa et, gel bizimle çalış.” dedi. Fazla düşünmeden beni heyecanlandıran bu öneriyi kabul ettim ve profesyonel gazeteciliğe adım attım.
- Gazetecilik mesleğinde kendinizi nasıl geliştirdiniz?
- Ajans bünyesindeki ustalardan haber yazmayı, fotoğraf çekmeyi ve mesleğin inceliklerini öğrendim. Eksiklerimi gidermek için “gece-gündüz” demeden çok okudum ve çok çalıştım. İkinci yılın sonunda sarı basın kartına kavuştum. Gazeteciliğe başladığımın üçüncü yılında da, Genel Müdür Oktay Ekşi tarafından hha Bölge Temsilciliğine atandım. Sorumluluk bölgemiz olan Erzurum’la birlikte Erzincan, Kars, Ağrı, Muş, Iğdır, Ardahan’da amatörlerden oluşan bir kadro kurduk ve Türkiye’nin gündemine giren haberler servise aldık.
- Gazetecilik mesleğinde 41 yıl nasıl geçti?
- Atanan yeni Genel Müdür ile uyum sağlayamadığımı anladığım için 1990 yılında Erzurum’daki görevimden istifa ettim. Bu kez Asil Nadir’in satın aldığı Günaydın gazetesinin Elazığ Matbaa Müdürü oldum. Elazığ’da iki yıl süreyle görev yaptım. Genel Müdür Hasan Yılmaer’in yeniden hha’ya dönmesi üzerine, ben de istifa ettim. Elazığ’dan ayrıldım ve hha’daki temsilcilik görevine yeniden başladım. Mesleğimi büyük bir aşkla ve keyif alarak yaptım. Aydın Doğan’ın 1999’da Hürriyet’i satın alması üzerine Hürriyet Haber Ajansı ile Milliyet Haber Ajansı birleşti ve Doğan Haber Ajansı (DHA) adını aldı. hha ve DHA’da 39 yıl, Günaydın’da 2 yıl olmak üzere 41 yıl gazetecilik yaptıktan sonra emekli oldum.
- Mesleğe başladığınız yıllarla şimdiki arasında ne gibi farklılıklar var?
- Gazeteciliğe başladığımız dönemde teleks, telefoto, daktilo ve içinde film olan fotoğraf makineleri kullanılırdı. Bırakın cep telefonunu, sabit telefon sayısı bile yetersizdi. Telefonla görüşmeler, şehirlerarası servis aracılığı ile saatlerce bekleyerek yapılırdı. Muhabirler, haber ve fotoğrafları mektupla ya da otobüse vererek Erzurum’a yollardı. Biz de hazırladığımız haberleri haftada bir gün uçakla, diğer günler otobüsle İstanbul’a gönderirdik. Şimdi öyle mi? Bir cep telefonu ile birkaç dakika içinde olay yerinden görüntü veriliyor. Bilgisayar ve internet sayesinde hazırlanan haber, fotoğraf ve video dünyanın öbür ucuna çok kısa sürede ulaştırılıyor. Dijital çağda haberin önündeki ulaşım ve iletişim engelleri tamamen kalktı.
- Meslek yaşamınızda yaptığınız ilginç haberlerden söz eder misiniz?
- Meslek yaşamımda yaklaşık yüzbin habere katkı sağladım, can verdim. İçlerinden sadece biri bana ödül kazandırdı. Erzurum’un Uzundere ilçesine bağlı Çamlıyamaç Köyünde bulunan Öşvank Kilisesinin ön cephesinde olan mermer sütun, çalınmıştı. Hırsızlar, kilisenin yıkılmaması için sütunun yerine odun yerleştirmişler. Ben de “Sütunu çalanlar kılıfı uydurur..” başlıklı bir haber hazırladım. Haber, gazete ve televizyonlarda yayınlandı. Merkezi İstanbul’da olan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti bu haberimle beni, 2008 yılında Kültür ve Sanat dalında ‘Yılın Gazetecisi’ seçti.
- Mesleki örgütlenme konusunda neler yaptınız?
- Mesleğe başladığımız yıllarda İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa dışında mesleki örgüt yoktu. Doğu Anadolu Bölgesindeki gazetecileri bir çatı altında toplamak için 1979’da DAGC’yi kurduk. DAGC’nin altı yıl başkanlığını yaptım. 1997’de Türkiye Gazeteciler Federasyonunun kurucu yönetim kurulunda yer aldım. Daha sonra DAGC’den 30 üye ile istifa ettik ve Erzurum Gazetecileri Cemiyetini (EGC) kurduk. EGC’nin üç yıl kurucu başkanlığını yaptığım EGC’nin tüzüğünde, başkanların ikinci kez seçilmesini önledik ve rahat ettik.
- Emekli olduktan sonra neler yaptınız?
- DHA’dan 2017 yılının Eylül ayında emekli oldum. Gazetecilikteki 41 yılı özetleyen ‘Bir Ömür Bin Haber’ isimli anı kitabımı 2018’de yayınladım. Mesleki anılar ve deneyimlerimden oluşan kitabı, gazeteci olmak isteyenlere yol göstermek için yazdım. 2019’da Bir Ömür Bin Haber kitabımın ikinci baskısını çıkardım. 2020’de bu kez gazetecilikte tanıdığım örnek insanların hikâyelerinden oluşan ‘Az Gittik Uzun Gittik’ isimli kitabı yayınladım. Birkaç örnek vermek gerekirse. Talihsiz bir kaza sonucu hayatını kaybeden İbrahim Erkal’ın hayatına kitapta geniş yer verdim. Ayrıca Diyanet İşleri eski Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz ve Naim Hoca ile ilgili ilginç anılar var.
- Son olarak gazetecilikle ilgili neler söyleyeceksiniz?
- Merak ve mesafe mesleğidir gazetecilik. Çok meraklı olacaksın. Ancak haber kaynakları ile aranda mesafe bulunmalı. Gazetecilik bana göre muhteşem bir meslek. Dışarıdan bakıldığında herkesin ilgisini çeker ama gazetecilik zor ve çileli bir meslektir. Onun için bu mesleği sevmeyen yapamaz.
Kadir abiyle vedalaşıp ayrılıyoruz. 1987 yılında; Turgut Özal Tortum’a geldiğinde, Kadir abiyi hükümet binasının önündeki seçim otobüsünün üzerinde saat 9-10 civarında resim çekerken görmüştüm. Bir başka gün de Süleyman Demirel gelip konuşmuştu. Seçim otobüsünde ise Güneri Civaoğlu vardı.