Suat ÖZARAS
Köşe Yazarı
Suat ÖZARAS
 

ŞİİR BUKETİ 3 HAYRETTİN YAZICI (ÖZEL SAYI)

Mesleği Ziraat Teknikerliği olup işletme de okuyan, Bayburt doğumlu Hayrettin YAZICI halen Bursa'da ikamet etmektedir. Yazı ve sohbetlerini didaktik aforizmalarla süsleyip, bize felsefi düşünceyi sevdiren şiirle de örneklendiren, entelektüel ve mütevazi bir kişiliğe sahiptir.  1988-1989 eğitim-öğretim yılında Tortum Lisesi güneye bakan doğu blok en sonda bulunan 6-matematik sınıfında, duvar tarafı en ön sırada oturan Selami Şimşek'in elinde daktiloda yazılmış bir tomar kağıt gördüm. Bu nedir ve kimindir diye sorduğumda; - Hayrettin Yazıcı'nın şiirleri, dedi. Şiirler hem hoşuma gitti, hem de sahibini merak ettim. Hayrettin Yazıcı'yı bir akşam vakti, belediye binasının alt tarafındaki kahvehanede buldum. Bir akşam vakti de müftülük binasının çay salonunda, iki saate yakın bir konuşması oldu. Sonrasında, sohbetler benim evimde devam etti. Üstad'ın şiir ve Cemil Meriç üslubundaki konuşmalarını dinlerdik. Üstad edebi kişiliğinin yanı sıra; sosyolojik, psikolojik, aktüel, jeo-stratejik ve jeo-politik tespitler başta olmak üzere hemen hemen her konuda fütürist düşüncelerini bizimle paylaşırdı. Üstadın; Rusça ile Kırgızca'ya da çevrilen Kırk İlmek adında denemeler ile Ateşle Gülüm Sulanır ve Paslı Çivi adlı şiir kitapları yayınlandı. İLESAM üyesi de olan Hayrettin Yazıcı'nın Mevlana adlı eseri de yayınlanmak üzere. YUNUS (1) Bir çeşme başındayım, gönlümü sular Yunus.. Çırpınan yüreğimde biter korkular Yunus. Katıldım sularına aktım Hazar'a Yunus, Dilimde nağmelerin çıktım pazara Yunus. Ben Kür'üm, ben Aras'ım, vadilerim sarp Yunus.. Duydum, kana bulamış Sakarya'yı harp Yunus. Bekledim de kıyıda, binmedi sala Yunus Yunus'lar okyanusta, vurmaz kumsala Yunus. Uçuşan yapraklarda okurum bir ad Yunus, Sonsuz aydınlığında bize de murad Yunus. Susuzluktan şaşkınken gölde turnalar Yunus, Vahasına kavuştu çölde, Leyla'lar Yunus. Derman Yunus, Can Yunus, ellerden tutan Yunus, Ne hoş dünya seninle herkese vatan Yunus... Yokluk akşamlarında bozkır dar olur Yunus, Korkarım mirasından vebal sorulur Yunus. San Marko, Nişat.. bağda çiçekler biter Yunus, Açtın ya bağrımızda bir lale, yeter Yunus. Bir kopuz ezgisiyle çıktık huzura Yunus, Dokuz dağın başında, dokuz mezara Yunus. Taptuk kapısı dört yan, yollara düştük Yunus, Allah'ım bu ne cilve.. koştukça piştik Yunus. Kanmaz bu gönül gayrı ipeğe Çin'de Yunus, Bugün düşümde gördüm cennet içinde Yunus. Bir bahar meltemiyle, güllerle selam Yunus, Gül tarlası bu alem yandık vesselam Yunus. KARABAĞ DERİM Sabahın, akşamın anlamı yokmuş, Boşa dönüp durur, haftalar, aylar. Zıpkın yarası var Hazar’da bugün, Bir kana açıyor gözünü bahar... Bir türlü yükselmez göklere başım, Kaç asır karadır; ekmeğim, aşım. Çekilmez ufkumdan kanlı oynaşım, Ve saçımdan asar beni yıldızlar... Ne zurnada ses var, ne davulda ün, Çalgısız oynanır bu kanlı düğün. Balalar saatte on yıl büyüyün, Aydınlansın artık kara ufuklar... Ses ver Erciyes’e ve Uludağ’a Ustura vurulur yeşil budağa. Kırmızı kan damlar, beyaz kundağa, Ses vermez sesime Himalaya'lar... Rüzgarda eriyen mor kâküllerle, Uzaklara vurgun ela gözlerle, Ellerinde mahzun karanfillerle, Ağlıyor bahtına gelinlik kızlar... Bütün idealler düşecek suya, Özgürlük, eşitlik, aldatma, riya, Duy sesimi bir kez demokrat dünya, Söyle! Ne gün biter kanlı savaşlar? Bu gün size kardeş, bizedir yarın, Zehir var yeminde deli tayların, Neden sesi çıkmaz şu Altay'ların, Namlu alavında yanar uykular... Ne gelir elimden, ben bir şairim, Küçüldükçe dünya büyür gözlerim, Haykırır her gece KARABAĞ derim, Dağ olup göğsüme çarpar dalgalar... AFAKI SARSAN SESLER Çarptı insanı hürriyet, Ateş düştü ceninlere! Bütün oluşlara hayret, Hayret kuytuda cinlere! Tohumsuz dünyadır Meryem, Kâbil bir hesapsız katil. Fırtınada kuşlara yem, Silahları kum ebabil. Çarmıh kan gölü bir dünya, İlim Voyvoda'da kazık. Ashab-ı Kehf derin rûya, Hayat, Budist'te mozaik. Sırılsıklam terdir Hırâ, Uyku mezara erteli. Kılıç çekilir kahıra, Habeş'li Bilal bâm teli. Dünya, havasız bir fânus, Gönül, hudutsuz okyanus. Çöllerde kasırga Timur, Dillerde letafet Yunus. Vatikan bir bitik nefes, Selimiye afak afak. Kilise bir karanlık ses, Sinan, bir aydınlık şafak. ERZURUM "Oy beni beni de maralım beni, Çıkayım dağlara da kurt yesin beni" Erzurum deyince kar Başımda duman efkâr Gönlümde kor sevdalar Uzaklarda Erzurum Buz kestim yanıyorum Yakutiye, Lalapaşa döş döşe Yenik düşmezler kışa El sallarken Erzurum Kars’a, Sarıkamış’a Oltutaşı gönül kor Altına ve gümüşe Çifte Minare'lerin Hikayesi çok derin Düşer başın bir yana Açık kalır gözlerin Karlı Palandöken'e Bir gün düşerse yolun Bağlansın elin kolun Oynatsan ayakları Tadına varmak için Kuşansan kayakları Tabyaları görmeden Vatan nedir bilinmez Yola çıkılmış bir kez Asla geri dönülmez Bağlar yaran, kangren Bir temmuz sabahında Kutlu olsun kongren Tortum Şelale'sinde Git dağıt efkârını Her şeyi unut ama Unutma sen yarını Erzurum saramadı Asla yaralarını Yine Palandöken'in Gün düşer yamacına Ortak olmak istedim Sevincine acına Bir başkadır dostlarım Erzurum’da yar sevmek Her kula nasip değil Böyle bir diyar görmek Ben senden ayrılırken Sen düşmedin peşime Aldım seni düşüme Kar yağarken başıma Selam sana Erzurum Buz kestim, yanıyorum.. VEDA Şimdi soruyorsun nasılsın nerde, Deniz dalgalandı, ben çekip gittim. Gidişlerim çare olmadı derde, Her vedada, bir parçamı kaybettim. Şimdi soruyorsun, nerede kaldın? Dağlara kar düştü, bana ayrılık. Arkamdan upuzun hayale daldın, Görsen kalbimizi, nasıl da kırık.. Şimdi soruyorsun, ne demek veda? Yapraklarla birlikte, ben de döküldüm. İçime kök saldı bir kara sevda, Yol uzadı, acılara büküldüm. Şimdi soruyorsun, ne demek bahar? Cevabı saklıdır, her gonca gülde.. Bekleme, dağlardan kalkmadıkça kar; Kardelenler boy vermiyor gönülde. Sorsana ne demek, bu çağlayanlar? Bu coşkun suların adresi nere, Ne zaman gülecek bu ağlayanlar, Ne gün uslanacak acep, yerküre. Bir yağmur altında durdum duaya, En gökçe dileği bugün diledim. Bir ömür yollarda kalırken yaya, Bu son yolculuğum olacak dedim.                                Hayrettin YAZICI DİPNOTLAR     1- 1991 yılı Yunus Emre Yılı münasebetiyle Kültür Bakanlığı  tarafından düzenlenen yarışmada mansiyon ödülü ..  ''21. asra girerken dinin mesajı''  adlı yarışmada 2. ödülü..   ''Batılılaşma Modernleşme ve Erol Güngör'' adlı yarışmada birincilik ödülü alan şiir.
Ekleme Tarihi: 26 Mart 2024 - Salı
Suat ÖZARAS

ŞİİR BUKETİ 3 HAYRETTİN YAZICI (ÖZEL SAYI)

Mesleği Ziraat Teknikerliği olup işletme de okuyan, Bayburt doğumlu Hayrettin YAZICI halen Bursa'da ikamet etmektedir. Yazı ve sohbetlerini didaktik aforizmalarla süsleyip, bize felsefi düşünceyi sevdiren şiirle de örneklendiren, entelektüel ve mütevazi bir kişiliğe sahiptir. 

1988-1989 eğitim-öğretim yılında Tortum Lisesi güneye bakan doğu blok en sonda bulunan 6-matematik sınıfında, duvar tarafı en ön sırada oturan Selami Şimşek'in elinde daktiloda yazılmış bir tomar kağıt gördüm. Bu nedir ve kimindir diye sorduğumda;
- Hayrettin Yazıcı'nın şiirleri, dedi. Şiirler hem hoşuma gitti, hem de sahibini merak ettim. Hayrettin Yazıcı'yı bir akşam vakti, belediye binasının alt tarafındaki kahvehanede buldum. Bir akşam vakti de müftülük binasının çay salonunda, iki saate yakın bir konuşması oldu. Sonrasında, sohbetler benim evimde devam etti. Üstad'ın şiir ve Cemil Meriç üslubundaki konuşmalarını dinlerdik. Üstad edebi kişiliğinin yanı sıra; sosyolojik, psikolojik, aktüel, jeo-stratejik ve jeo-politik tespitler başta olmak üzere hemen hemen her konuda fütürist düşüncelerini bizimle paylaşırdı. Üstadın; Rusça ile Kırgızca'ya da çevrilen Kırk İlmek adında denemeler ile Ateşle Gülüm Sulanır ve Paslı Çivi adlı şiir kitapları yayınlandı. İLESAM üyesi de olan Hayrettin Yazıcı'nın Mevlana adlı eseri de yayınlanmak üzere.

YUNUS (1)
Bir çeşme başındayım, gönlümü sular Yunus..
Çırpınan yüreğimde biter korkular Yunus.
Katıldım sularına aktım Hazar'a Yunus,
Dilimde nağmelerin çıktım pazara Yunus.
Ben Kür'üm, ben Aras'ım, vadilerim sarp Yunus..
Duydum, kana bulamış Sakarya'yı harp Yunus.
Bekledim de kıyıda, binmedi sala Yunus
Yunus'lar okyanusta, vurmaz kumsala Yunus.
Uçuşan yapraklarda okurum bir ad Yunus,
Sonsuz aydınlığında bize de murad Yunus.
Susuzluktan şaşkınken gölde turnalar Yunus,
Vahasına kavuştu çölde, Leyla'lar Yunus.
Derman Yunus, Can Yunus, ellerden tutan Yunus,
Ne hoş dünya seninle herkese vatan Yunus...
Yokluk akşamlarında bozkır dar olur Yunus,
Korkarım mirasından vebal sorulur Yunus.
San Marko, Nişat.. bağda çiçekler biter Yunus,
Açtın ya bağrımızda bir lale, yeter Yunus.
Bir kopuz ezgisiyle çıktık huzura Yunus,
Dokuz dağın başında, dokuz mezara Yunus.
Taptuk kapısı dört yan, yollara düştük Yunus,
Allah'ım bu ne cilve.. koştukça piştik Yunus.
Kanmaz bu gönül gayrı ipeğe Çin'de Yunus,
Bugün düşümde gördüm cennet içinde Yunus.
Bir bahar meltemiyle, güllerle selam Yunus,
Gül tarlası bu alem yandık vesselam Yunus.

KARABAĞ DERİM
Sabahın, akşamın anlamı yokmuş,
Boşa dönüp durur, haftalar, aylar.
Zıpkın yarası var Hazar’da bugün,
Bir kana açıyor gözünü bahar...

Bir türlü yükselmez göklere başım,
Kaç asır karadır; ekmeğim, aşım.
Çekilmez ufkumdan kanlı oynaşım,
Ve saçımdan asar beni yıldızlar...

Ne zurnada ses var, ne davulda ün,
Çalgısız oynanır bu kanlı düğün.
Balalar saatte on yıl büyüyün,
Aydınlansın artık kara ufuklar...

Ses ver Erciyes’e ve Uludağ’a
Ustura vurulur yeşil budağa.
Kırmızı kan damlar, beyaz kundağa,
Ses vermez sesime Himalaya'lar...

Rüzgarda eriyen mor kâküllerle,
Uzaklara vurgun ela gözlerle,
Ellerinde mahzun karanfillerle,
Ağlıyor bahtına gelinlik kızlar...

Bütün idealler düşecek suya,
Özgürlük, eşitlik, aldatma, riya,
Duy sesimi bir kez demokrat dünya,
Söyle! Ne gün biter kanlı savaşlar?

Bu gün size kardeş, bizedir yarın,
Zehir var yeminde deli tayların,
Neden sesi çıkmaz şu Altay'ların,
Namlu alavında yanar uykular...

Ne gelir elimden, ben bir şairim,
Küçüldükçe dünya büyür gözlerim,
Haykırır her gece KARABAĞ derim,
Dağ olup göğsüme çarpar dalgalar...

AFAKI SARSAN SESLER
Çarptı insanı hürriyet,
Ateş düştü ceninlere!
Bütün oluşlara hayret,
Hayret kuytuda cinlere!

Tohumsuz dünyadır Meryem,
Kâbil bir hesapsız katil.
Fırtınada kuşlara yem,
Silahları kum ebabil.

Çarmıh kan gölü bir dünya,
İlim Voyvoda'da kazık.
Ashab-ı Kehf derin rûya,
Hayat, Budist'te mozaik.

Sırılsıklam terdir Hırâ,
Uyku mezara erteli.
Kılıç çekilir kahıra,
Habeş'li Bilal bâm teli.

Dünya, havasız bir fânus,
Gönül, hudutsuz okyanus.
Çöllerde kasırga Timur,
Dillerde letafet Yunus.

Vatikan bir bitik nefes,
Selimiye afak afak.
Kilise bir karanlık ses,
Sinan, bir aydınlık şafak.

ERZURUM
"Oy beni beni de maralım beni,
Çıkayım dağlara da kurt yesin beni"
Erzurum deyince kar
Başımda duman efkâr
Gönlümde kor sevdalar
Uzaklarda Erzurum
Buz kestim yanıyorum
Yakutiye, Lalapaşa döş döşe
Yenik düşmezler kışa
El sallarken Erzurum
Kars’a, Sarıkamış’a
Oltutaşı gönül kor
Altına ve gümüşe
Çifte Minare'lerin
Hikayesi çok derin
Düşer başın bir yana
Açık kalır gözlerin
Karlı Palandöken'e
Bir gün düşerse yolun
Bağlansın elin kolun
Oynatsan ayakları
Tadına varmak için
Kuşansan kayakları
Tabyaları görmeden
Vatan nedir bilinmez
Yola çıkılmış bir kez
Asla geri dönülmez
Bağlar yaran, kangren
Bir temmuz sabahında
Kutlu olsun kongren
Tortum Şelale'sinde
Git dağıt efkârını
Her şeyi unut ama
Unutma sen yarını
Erzurum saramadı
Asla yaralarını
Yine Palandöken'in
Gün düşer yamacına
Ortak olmak istedim
Sevincine acına
Bir başkadır dostlarım
Erzurum’da yar sevmek
Her kula nasip değil
Böyle bir diyar görmek
Ben senden ayrılırken
Sen düşmedin peşime
Aldım seni düşüme
Kar yağarken başıma
Selam sana Erzurum
Buz kestim, yanıyorum..

VEDA
Şimdi soruyorsun nasılsın nerde,
Deniz dalgalandı, ben çekip gittim.
Gidişlerim çare olmadı derde,
Her vedada, bir parçamı kaybettim.

Şimdi soruyorsun, nerede kaldın?
Dağlara kar düştü, bana ayrılık.
Arkamdan upuzun hayale daldın,
Görsen kalbimizi, nasıl da kırık..

Şimdi soruyorsun, ne demek veda?
Yapraklarla birlikte, ben de döküldüm.
İçime kök saldı bir kara sevda,
Yol uzadı, acılara büküldüm.

Şimdi soruyorsun, ne demek bahar?
Cevabı saklıdır, her gonca gülde..
Bekleme, dağlardan kalkmadıkça kar;
Kardelenler boy vermiyor gönülde.

Sorsana ne demek, bu çağlayanlar?
Bu coşkun suların adresi nere,
Ne zaman gülecek bu ağlayanlar,
Ne gün uslanacak acep, yerküre.

Bir yağmur altında durdum duaya,
En gökçe dileği bugün diledim.
Bir ömür yollarda kalırken yaya,
Bu son yolculuğum olacak dedim.
                               Hayrettin YAZICI

DİPNOTLAR    
1- 1991 yılı Yunus Emre Yılı münasebetiyle Kültür Bakanlığı  tarafından düzenlenen yarışmada mansiyon ödülü ..  ''21. asra girerken dinin mesajı''  adlı yarışmada 2. ödülü..   ''Batılılaşma Modernleşme ve Erol Güngör'' adlı yarışmada birincilik ödülü alan şiir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazetepasinler.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler acotr.org deneme bonusu veren siteler 2023 deneme bonusu veren siteler güzel sözler deneme bonusu veren siteler