Suat ÖZARAS
Köşe Yazarı
Suat ÖZARAS
 

GULLEBİ TURAN

İstanbuldan kalkıp Kars'a giden; saat 13:30'da Hasankale'ye gelen Doğu Expresi'nde, 17-18  yaşlarında iki kişi erkek çorabı satarken, 40 yaşlarında bir kişi de keman çalardı. Bu satıcılar, Kars’tan 16:50'de Hasankale'ye gelen trenle de Erzurum'a dönerlerdi.Gullebi Turan da bazen bunlarla gelirdi. Kumral saçlı olan arkadaşları, Gullebi’yi çok kızdırırlardı. Gullebi de sinirli bir şekilde kasılarak küfür eder ve kavga ederek bahçelere doğru giderlerdi. Bazen de sele içindeki çorapları ve kemanı Arıkan Şenyurt’un büfesine bırakıp çermiğe giderlerdi.  Ben o zamanlar  Gullebi’yi tanımıyordum, ama yıllar sonra tanıyınca bunlar aklıma geldi (1). 1945 yılında Erzurum’da doğan, babası ölünce 3 yaşında yetim kalan Gullebi Turan Ustaoğlu'nun annesi de evlenince hayatı bir trajediye dönüşür.. Teyo Pehlivan gibi esprileri, kısa cevapları ve konuşma şekliyle zamanının fenomeniydi. Bu özelliği keşfedilince İstanbul’a götürüldü. Arif Sağ’a baba, Belkıs Akkale’ye anne, İbrahim Tatlıses’e oğlum diye hitap eden Gullebi Turan ramazan aylarında Erzurum’a gelirdi (2). Yakalandığı siroz hastalığından kurtulamayarak, 1991 yılında vefat edince asri mezarlıkta kimsesizler bölümüne defnedildi. Gullebi, ölmüş birisine küfür eder. Derler ki, boşuna küfrediyorsun o öldü duyamaz. Gullebi; -Niye fatiha okuyunca gidiyor da.. .......... Erzurum'lular Derneği'nde, Erzurum'dan gelen gençlerle; -Ola uşağ gaçıp geldız amma paraz var mi? -Ağabeyi sağol paramız var. -Ola essah mi? -Ağabeyi essahdan var. -Niye, hele bağim. Çocuklar, ceplerinden paralarını çıkarıp Gullebi'ye gösterince; -Ola bir çorba parasi verin daha.. ......... Cemal Yungul anlatıyor; -1983 yılında, Kadıköy’de kahvehane işletiyorum. Gullebi de akşamları burada yatıyor. Hastalanınca 2-3 gün kahvehaneye gidemedim. 4 tane portakal alıp, eve beni ziyarete geldi. Evde de kabak dolması pişiyor. Kokuyu alınca, hanıma demiş ki; -Abla et ve kabak alıp getireyim bana dolma pişir. İçeri aldık, ve beraber kabak dolması yedik. ......... Nasihatı; -Cemal, sakın İstanbul’da duzli (tuzlu) yeme.. Ağlın Erzurum’a getmesin, ağzımi pungara (çeşme) dayiyim su içim diye.. Burada su da, wc de parali.. Cemal Yungul; - Öte dünya için hazırlığın var mı? Bak, kabirde Münker -Nekir sorgu sual melekleri gelir sana soru sorarlar. Eğer bilemezsen sonun çok kötü olur. Gullebi; - Ben zaten ölmüşem, ne cevap verecem.. Cemal Yungul; -Münker-Nekir gelip sana soru sorar, eğer cevap veremezsen senin yerin cehennem.. Gullebi çıkar gider. 3-4 gün sonra Cemal Yungul’a şöyle der; -Bize gebırde soru soracak olanın adi neydi?? Yani bilelim başımıza gelecağlari, ariya adam goyağ. C. Yungul: Sen öldükten sonra, mezarının yanında bir pencere açarım. Arada bir gelirim yanına. Gullebi: Cemal, sakın gece gelme, gorğaram.. ......... Hüsamettin Subaşı ile Gullebi Turan, Erkan Yolaç'ı gazete okurken görürler. Gullebi, Hüsamettin Subaşı'na; ''evet-hayırı sunan bu herif mi?'' H. Subaşı; ''evet'' deyince, aralarında şöyle bir diyalog geçer; -Televizyondaki evet-hayır programını sunan sen misen? -Evet benim. -Erkan Yolaç sen misen? -Evet benim. - Eliyle Erkan Y.'ın gırtlağını tutarak **** ****, ola ya sen evet demildin? .......... Erzurum'lu sanatçı Kenan Keskelen'in annesi hastanede yatmaktadır. Ziyarete Gullebi'yle giderler.  Gullebi ile anne arasındaki sohbet; -Eze, beni tanıdınmı? Ben Gullebi. -Yoğ oğul taniyamadım. -Eze nasi tanımazsan, Bakırcı Mehellesi'nde oturirken ben sizin bacalari kürüdüm. Sen de bene dürüm verdin. -Ola oğul vallah taniyamadım. Gullebi, Kenan Keskelen'e şöyle der; -Ola bu ***** senın anan deyıl. Gağ  gidağ. .......... Gullebi'nin gözleri bir ara görmez olur. Erzurum'lu Mali Müşavir Erdal Ünal, Gullebi'ye bürosuna gelmesi halinde harçlık vereceğini söyler. Gullebi de her ay birisinin yardımıyla Şişli'de olan yazıhaneye gidip harçlığını alır. Gözleri düzelince, körlük numarası yaparak tek başına gider. Büroya girince, körlük numarası yapmaya devam eder. Sanatçı Ömer Şan, Erdal Ünal'a telefon açarak, Gullebi'nin kör olmadığını fakat körlük numarası yaptığını söyler. Gullebi, telefonun kimden geldiğini sorar. Erdal Ünal bozuntuya vermez ve müşterisi olduğunu söylese de Gullebi şüphelenir. Erdal Ünal 500 lira verip, ''Gullebi şu 1000 lirayı al.'' der. Gullebi tam cebine koyarken 500 lira olduğunu görür ve şöyle der. ''Erdal abi, emin misen, iyice baktın mı?'' dese de Erdal Güzel eminim, der. Gullebi ısrar edince, Erdal Turan buna bir sille vurur. Gullebi yapıştırır cevabı.. '' Erdal abi Allah senden razı olsun, bak silleyi vurunca gözlerim açıldı..'' .......... Gullebi bir gün İzmir Fuarı'nda gezerken, İbrahim Tatlıses’in sahne aldığı gazinoyu görür. İçeri girmek istese de kılık kıyafetinden dolayı içeri almazlar. Görevlilere; Gullebi Turan’ın kapıda beklediğini, İbrahim Tatlıses’e iletmelerini söyler. Gelen talimatla, Gullebi’nin iltifatla içeri alınmasına herkes şaşırır. Kuliste müthiş bir karşılama olur. Biraz sohbetten sonra, Gullebi potu kırar ve şöyle der: ‘’Eee, Perihan abla sen nasılsan..’’ Kuliste buz gibi hava eserken İbrahim T. durumu düzeltmeye çalışarak şöyle der: ‘’Konuştuğun Perihan değil, Derya ablan.’’ Gullebi; ‘’Ne bilim oğlum, sen de her gün gari değiştirirsen..’’ ..,,,,,,,, Gullebi Turan bir ara faytonculuk da yapar. Müşteri beklerken, ağır kilolu hafif sarhoş birisi elinde parayı göstererek; -Ola Turan, beni bir eve at. -Evın nerede ola. -Leblebici yokuşunu çıktıktan sonra. Gullebi; yerlerin karlı, adamın kilolu, yolun da rampalı olduğunu düşünüp tam vazgeçecekken parayı görünce şöyle der; -Atlara görünmeden bin faytona.. .......... Gecenin bir vakti; Cemal Yungul, sanatçı Ömer şan ve Gullebi Boğaz Köprüsü'nden geçerken, Ömer Şan şöyle der: ‘’Bıktım şu hayattan, bu köprüden kendimi aşağıya atacağım.’’ Gullebi şöyle der: ‘’ Ben de gendımi ataram da, üzgek (yüzme) bülmirem.’’   DİPNOTLAR 1- 1980 veya 1981 yılı eylül ayında Erzurum Fuar alanının giriş tarafında İstanbul ve İzmir'den gelen firmalar tarafından kampanyalı elbise satılmaktaydı. İzmir'li Şansal adlı firmadan elbise aldıktan sonra çay ocağı gibi bir yerde çay içerken yanıma tanımadığım biri gelip başladı hızlı hızlı konuşmaya. Erzurum'lu polis arkadaşının, İzmir'de kendisini motosikletiyle gezdirdiğinden bahsetmeye başladı. Bu kişi herhalde Gullebi Turan'dı.. 2-Bilge ve Ömer Şan çifti ile İbrahim T.'in evinde de kalır. İbrahim T.'in evinde kaldığında, bir sabah şöyle der; -Yav, senin evın tuvaleti tam otomatik. Gapiyi açanca lamba gendılığından yanir, örtende de sönir..
Ekleme Tarihi: 09 Nisan 2024 - Salı
Suat ÖZARAS

GULLEBİ TURAN

İstanbuldan kalkıp Kars'a giden; saat 13:30'da Hasankale'ye gelen Doğu Expresi'nde, 17-18  yaşlarında iki kişi erkek çorabı satarken, 40 yaşlarında bir kişi de keman çalardı. Bu satıcılar, Kars’tan 16:50'de Hasankale'ye gelen trenle de Erzurum'a dönerlerdi.Gullebi Turan da bazen bunlarla gelirdi. Kumral saçlı olan arkadaşları, Gullebi’yi çok kızdırırlardı. Gullebi de sinirli bir şekilde kasılarak küfür eder ve kavga ederek bahçelere doğru giderlerdi. Bazen de sele içindeki çorapları ve kemanı Arıkan Şenyurt’un büfesine bırakıp çermiğe giderlerdi.  Ben o zamanlar  Gullebi’yi tanımıyordum, ama yıllar sonra tanıyınca bunlar aklıma geldi (1).


1945 yılında Erzurum’da doğan, babası ölünce 3 yaşında yetim kalan Gullebi Turan Ustaoğlu'nun annesi de evlenince hayatı bir trajediye dönüşür.. Teyo Pehlivan gibi esprileri, kısa cevapları ve konuşma şekliyle zamanının fenomeniydi. Bu özelliği keşfedilince İstanbul’a götürüldü. Arif Sağ’a baba, Belkıs Akkale’ye anne, İbrahim Tatlıses’e oğlum diye hitap eden Gullebi Turan ramazan aylarında Erzurum’a gelirdi (2). Yakalandığı siroz hastalığından kurtulamayarak, 1991 yılında vefat edince asri mezarlıkta kimsesizler bölümüne defnedildi.
Gullebi, ölmüş birisine küfür eder. Derler ki, boşuna küfrediyorsun o öldü duyamaz. Gullebi;
-Niye fatiha okuyunca gidiyor da..


..........
Erzurum'lular Derneği'nde, Erzurum'dan gelen gençlerle;
-Ola uşağ gaçıp geldız amma paraz var mi?
-Ağabeyi sağol paramız var.
-Ola essah mi?
-Ağabeyi essahdan var.
-Niye, hele bağim. Çocuklar, ceplerinden paralarını çıkarıp Gullebi'ye gösterince;
-Ola bir çorba parasi verin daha..


.........
Cemal Yungul anlatıyor;
-1983 yılında, Kadıköy’de kahvehane işletiyorum. Gullebi de akşamları burada yatıyor. Hastalanınca 2-3 gün kahvehaneye gidemedim. 4 tane portakal alıp, eve beni ziyarete geldi. Evde de kabak dolması pişiyor. Kokuyu alınca, hanıma demiş ki;
-Abla et ve kabak alıp getireyim bana dolma pişir. İçeri aldık, ve beraber kabak dolması yedik.


.........
Nasihatı;
-Cemal, sakın İstanbul’da duzli (tuzlu) yeme.. Ağlın Erzurum’a getmesin, ağzımi pungara (çeşme) dayiyim su içim diye.. Burada su da, wc de parali..
Cemal Yungul;
- Öte dünya için hazırlığın var mı? Bak, kabirde Münker -Nekir sorgu sual melekleri gelir sana soru sorarlar. Eğer bilemezsen sonun çok kötü olur.
Gullebi;
- Ben zaten ölmüşem, ne cevap verecem..
Cemal Yungul;
-Münker-Nekir gelip sana soru sorar, eğer cevap veremezsen senin yerin cehennem..
Gullebi çıkar gider. 3-4 gün sonra Cemal Yungul’a şöyle der;
-Bize gebırde soru soracak olanın adi neydi?? Yani bilelim başımıza gelecağlari, ariya adam goyağ.
C. Yungul: Sen öldükten sonra, mezarının yanında bir pencere açarım. Arada bir gelirim yanına.
Gullebi: Cemal, sakın gece gelme, gorğaram..


.........
Hüsamettin Subaşı ile Gullebi Turan, Erkan Yolaç'ı gazete okurken görürler. Gullebi, Hüsamettin Subaşı'na; ''evet-hayırı sunan bu herif mi?'' H. Subaşı; ''evet'' deyince, aralarında şöyle bir diyalog geçer;
-Televizyondaki evet-hayır programını sunan sen misen?
-Evet benim.
-Erkan Yolaç sen misen?
-Evet benim.
- Eliyle Erkan Y.'ın gırtlağını tutarak **** ****, ola ya sen evet demildin?


..........
Erzurum'lu sanatçı Kenan Keskelen'in annesi hastanede yatmaktadır. Ziyarete Gullebi'yle giderler.
 Gullebi ile anne arasındaki sohbet;
-Eze, beni tanıdınmı? Ben Gullebi.
-Yoğ oğul taniyamadım.
-Eze nasi tanımazsan, Bakırcı Mehellesi'nde oturirken ben sizin bacalari kürüdüm. Sen de bene dürüm verdin.
-Ola oğul vallah taniyamadım. Gullebi, Kenan Keskelen'e şöyle der;
-Ola bu ***** senın anan deyıl. Gağ  gidağ.


..........
Gullebi'nin gözleri bir ara görmez olur. Erzurum'lu Mali Müşavir Erdal Ünal, Gullebi'ye bürosuna gelmesi halinde harçlık vereceğini söyler. Gullebi de her ay birisinin yardımıyla Şişli'de olan yazıhaneye gidip harçlığını alır. Gözleri düzelince, körlük numarası yaparak tek başına gider. Büroya girince, körlük numarası yapmaya devam eder. Sanatçı Ömer Şan, Erdal Ünal'a telefon açarak, Gullebi'nin kör olmadığını fakat körlük numarası yaptığını söyler. Gullebi, telefonun kimden geldiğini sorar. Erdal Ünal bozuntuya vermez ve müşterisi olduğunu söylese de Gullebi şüphelenir. Erdal Ünal 500 lira verip, ''Gullebi şu 1000 lirayı al.'' der. Gullebi tam cebine koyarken 500 lira olduğunu görür ve şöyle der. ''Erdal abi, emin misen, iyice baktın mı?'' dese de Erdal Güzel eminim, der. Gullebi ısrar edince, Erdal Turan buna bir sille vurur. Gullebi yapıştırır cevabı.. '' Erdal abi Allah senden razı olsun, bak silleyi vurunca gözlerim açıldı..''


..........
Gullebi bir gün İzmir Fuarı'nda gezerken, İbrahim Tatlıses’in sahne aldığı gazinoyu görür. İçeri girmek istese de kılık kıyafetinden dolayı içeri almazlar. Görevlilere; Gullebi Turan’ın kapıda beklediğini, İbrahim Tatlıses’e iletmelerini söyler. Gelen talimatla, Gullebi’nin iltifatla içeri alınmasına herkes şaşırır. Kuliste müthiş bir karşılama olur. Biraz sohbetten sonra, Gullebi potu kırar ve şöyle der: ‘’Eee, Perihan abla sen nasılsan..’’ Kuliste buz gibi hava eserken İbrahim T. durumu düzeltmeye çalışarak şöyle der: ‘’Konuştuğun Perihan değil, Derya ablan.’’ Gullebi; ‘’Ne bilim oğlum, sen de her gün gari değiştirirsen..’’


..,,,,,,,,
Gullebi Turan bir ara faytonculuk da yapar. Müşteri beklerken, ağır kilolu hafif sarhoş birisi elinde parayı göstererek;
-Ola Turan, beni bir eve at.
-Evın nerede ola.
-Leblebici yokuşunu çıktıktan sonra. Gullebi; yerlerin karlı, adamın kilolu, yolun da rampalı olduğunu düşünüp tam vazgeçecekken parayı görünce şöyle der;
-Atlara görünmeden bin faytona..


..........
Gecenin bir vakti; Cemal Yungul, sanatçı Ömer şan ve Gullebi Boğaz Köprüsü'nden geçerken, Ömer Şan şöyle der: ‘’Bıktım şu hayattan, bu köprüden kendimi aşağıya atacağım.’’ Gullebi şöyle der: ‘’ Ben de gendımi ataram da, üzgek (yüzme) bülmirem.’’

 

DİPNOTLAR
1- 1980 veya 1981 yılı eylül ayında Erzurum Fuar alanının giriş tarafında İstanbul ve İzmir'den gelen firmalar tarafından kampanyalı elbise satılmaktaydı. İzmir'li Şansal adlı firmadan elbise aldıktan sonra çay ocağı gibi bir yerde çay içerken yanıma tanımadığım biri gelip başladı hızlı hızlı konuşmaya. Erzurum'lu polis arkadaşının, İzmir'de kendisini motosikletiyle gezdirdiğinden bahsetmeye başladı. Bu kişi herhalde Gullebi Turan'dı..
2-Bilge ve Ömer Şan çifti ile İbrahim T.'in evinde de kalır. İbrahim T.'in evinde kaldığında, bir sabah şöyle der;
-Yav, senin evın tuvaleti tam otomatik. Gapiyi açanca lamba gendılığından yanir, örtende de sönir..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazetepasinler.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler acotr.org deneme bonusu veren siteler 2023 deneme bonusu veren siteler güzel sözler deneme bonusu veren siteler