Ali Osman ENGİN
Köşe Yazarı
Ali Osman ENGİN
 

DEMİRİ ERİTEN ÖFKE KONTROLSÜZLÜĞÜ TEMELİNDE MUHTEMEL SONUÇLARDAN SEBEPLERE ULAŞMAK

Kassam Tugayları, Gazze’yi kontrol ettiğine inanılan ve Hamas’ın silahlı kanadı olarak bilinen bir İslami Direniş hareketidir. Adını bölgedeki İngiliz sömürgeciliğine karşı mücadele verirken hayatını kaybeden Şeyh İzzeddin El-Kasım’dan almış ve Filistinli silahlı bir grup olarak Gazze dışında herhangi bir operasyona şu ana kadar girmemiş olan yapısını korumuştur. Başlangıçta daha küçük askeri teçhizata sahip olan bu direniş hareketinin şu an itibariyle daha donanımlı olduğu görülmektedir. Filistin dışında hiçbir milis desteğini kabul etmeyen bu grup, mensuplarını dini, kültürel ve ahlâkî bir eğitim sürecinden geçiriyor.   “Ketaib-ul Kassam” Komutanı: Cumartesi sabahı “El-Aksa Fırtınası” operasyonunu başlattıklarını ilan ederek; yağmacılık döneminin artık sona erdiğini, işgalcilerin cinayetlerine son vermeye karar verdiklerini beyan etmiştir. Şüphe yok ki bir Müslüman Türk olarak bunun böyle olmasını gönülden arzu ederiz. İnanıyoruz ki; dünyanın neresinde ve hangi soydan olursa olsun bütün Müslümanlar kardeştir. Bir kardeşin diğerine üstünlüğü takvadadır. Yani fıtratının gereği inandığı gibi yaşamak ve yaşatmaktır. Fıtratın gereğine uymayan tutum ve davranışlar sergileyerek inanmadığı gibi yaşayanlar sonunda adeta putlaşan yaşantılarını tapınakları haline getirirler. Böylece siyonistleşen Yahudiler günümüzde Filistin topraklarında olduğu gibi artık kendi varlıklarını kendileri dışındakilerin yokluğuna dayandırırlar.Elbette ki ülkemizde Türk vatandaşı olarak yaşayan ve şekli ne olursa olsun terör ve terör eylemlerini kabul etmeyen Yahudiler bu olayların ve değerlendirmelerin dışındadır. Yahudilik bir ırki din haline getirilmiş ve ancak Yahudi anne-babadan doğarak Yahudi olunabileceğine inanılmaktadır. Müslümanlık ise onun aksine indirildiği gibi aslını korumuş ve her ne kadar İslâmî görünümlü kripto yapılar tarafından tahrif edilmeye çalışılsa da sahibi olan Cenabı Allah’ın korumasında aslını koruyan evrensel bir inanç sistemidir. Hatta Hıristiyanlık bile tahrif edilmiş olmasına rağmen evrensel söylem ve mesajlara sahiptir.   HAMAS tarafından başlatılan bu operasyonun eyleme konu edilen ve sosyal medyada aleni dillendirilen tek kelimeyle göreceli olan sebepleri göz önünde bulundurulduğunda, olgu boyutunda gerçek ve objektif sonuçlarının ne olacağını kestirmek ve anlamakta o ölçüde zorlaşıyor. Bilinen ve mutlaka var olup bilinmeyen sebepler bağımlı olmayan parametreler ve değişkenlerdir. Ortaya çıkan ve muhtemelen zaman ve yer bağımsız olarak ortaya çıkacak sonuçlar ise; işte o bağımsız değişkenlere yani, sebeplere bağlı olarak biçimlenmektedir. Küresel ölçekli oynanan hiçbir oyun HAMAS’ın Gazze sınırları içerisinde kalıp, dışarıya kapalı olması iddiasında olduğu gibi, yaşanan bir olayın sadece kendi sınırları içerisindeki sebeplere bağlı olarak analiz edilmesi yoluyla buz dağının görünmeyen yüzü tanımlanamaz. Öyleyse bu olayları yine küresel ölçekte yaşanan, fark edilen ve henüz fark edilemeyen olaylarla birlikte değerlendirmek gerekir. Ancak o zaman bu olayların bazılarının diğerlerini hazırlayan sebepler olduğu anlaşılacak ve diğerlerinin de hangilerine sebep olacağı okunabilecektir. Haklı ve beka meselesi olarak S-400’leri Rusya’dan satın alma sebepleri Amerika ve batılı müttefiklerimiz tarafından yaratılmıştır. NATO antlaşmaları kapsamında ülkemize yerleştirilen Patriot hava savunma sistemleri bu antlaşmalara aykırı olarak apar topar götürülmüş ve ülkemiz o kapsamda adeta savunmasız bırakılmak istenmiştir. Bu sistemler satın alınmış ancak yine Amerika ve batılı müttefiklerimizin kötü niyetlerinin göstergesi olarak F-35’lerin üretici ortağı olmamıza rağmen parasını yatırdığımız halde antlaşmalar gereği talep ettiğimiz uçaklar verilmemiş ve sistemden çıkarılmışız. Aynı şekilde NATO kapsamında ihtiyacımız olan F-16’larda verilmemiş ve sürüncemede bırakılmıştır. Bu sonuçlar ise sebeplerinden bağımsız olarak başka sonuçların nedenleri olmak durumundadır. Kısacası bu durum bağımlı veya bağımsız bir döngüsel süreçtir. Bir başka ifadeyle yaratılan risklerin yönetilmesi olayıdır.   HAMAS’ın aşılmaz diye algılanması sağlanan İsrail sınırlarını aşarak bir anlamda ölümüne ve ölümcül operasyon yapmasının daha önce sistematik olarak yaratılan sebeplerin bir sonucu olduğu ve bu aşamada da çok daha vahim sonuçların sebeplerinin yapılandırılacağı açıktır. 11 Eylül de Amerika’nın ikiz kulelerinin vurulmasıyla Ortadoğu’ya yapılan müdahalenin nasıl bir bağlantısı olduğu anlaşılırsa, şu anda cereyan eden HAMAS ve İsrail arasındaki savaşın gerçek nedenleri daha kolay anlaşılabilecektir. Oyun oynanmaya başladıktan sonra Amerika, Batı Dünyası ve İsrail yapacakları saldırı ve eylemler için zemin oluşturma çabası içerisine girmişler ve bu olayın arkasında İran’ın olduğunu iddia etmişlerdir. İran da başlangıçta bu zokayı yutmuş ve benzer doğrultuda beyanatlar vererek adeta onlara eylemleri için bir meşruiyet kazandırma durumu ortaya çıkmıştır. İran bu durumu fark etmiş olacak ki HAMAS’ın eylemlerinden haberdar olmadığını ve kendileriyle ilişkisi olmadığı açıklamasını yapmıştır. Ancak Amerika İran’a ait bloke edile 3 milyar doları serbest bırakarak İran’a vermiştir. Başka gerekçeler öne sürülse de bu o kadar basit değildir. Eğer HAMAS İran ile bağlantılı ise, o zaman İran’ın Amerika’nın bilgisi dahilinde bir yönlendirmesi varsayılabilir. Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki savaş ve Karabağ’ın terörden kurtarılması operasyonlarında ve Zencezur Koridorunun açılması çabalarında İran’ın takındığı tavrın Amerika’nın istekleriyle uyuştuğu bellidir. Diğer yandan İran'ın Amerika ile beraber PKK/YPG terör örgütlerini destekledikleri ortadadır. Sanki İran’da diğer terör örgütleri gibi Amerika ve batı emperyalizmi için sebep yaratma aparatlarıdır.   Türkiye’nin Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyindeki terör yuvalarına operasyon yapması ile beraber bu olayların başlatılması da çok iyi değerlendirilmelidir. Sanki ülkemizin Birleşmiş Milletlerin aldığı kararlar doğrultusunda yürüttüğü sınır ötesi terör operasyonlarına bir misilleme yapılmış gibi de anlaşılabilir. Öyle veya böyle her ne biçim ve derinlikte olursa olsun tüm bu küresel olaylar ancak bu boyutlarıyla analiz edilebilirse, işte o zaman daha sağlıklı sebep ve sonuç ilişkileri kurulabilir.   Selam ve sevgilerimle.
Ekleme Tarihi: 11 Ekim 2023 - Çarşamba
Ali Osman ENGİN

DEMİRİ ERİTEN ÖFKE KONTROLSÜZLÜĞÜ TEMELİNDE MUHTEMEL SONUÇLARDAN SEBEPLERE ULAŞMAK

Kassam Tugayları, Gazze’yi kontrol ettiğine inanılan ve Hamas’ın silahlı kanadı olarak bilinen bir İslami Direniş hareketidir. Adını bölgedeki İngiliz sömürgeciliğine karşı mücadele verirken hayatını kaybeden Şeyh İzzeddin El-Kasım’dan almış ve Filistinli silahlı bir grup olarak Gazze dışında herhangi bir operasyona şu ana kadar girmemiş olan yapısını korumuştur. Başlangıçta daha küçük askeri teçhizata sahip olan bu direniş hareketinin şu an itibariyle daha donanımlı olduğu görülmektedir. Filistin dışında hiçbir milis desteğini kabul etmeyen bu grup, mensuplarını dini, kültürel ve ahlâkî bir eğitim sürecinden geçiriyor.

 

“Ketaib-ul Kassam” Komutanı: Cumartesi sabahı “El-Aksa Fırtınası” operasyonunu başlattıklarını ilan ederek; yağmacılık döneminin artık sona erdiğini, işgalcilerin cinayetlerine son vermeye karar verdiklerini beyan etmiştir. Şüphe yok ki bir Müslüman Türk olarak bunun böyle olmasını gönülden arzu ederiz. İnanıyoruz ki; dünyanın neresinde ve hangi soydan olursa olsun bütün Müslümanlar kardeştir. Bir kardeşin diğerine üstünlüğü takvadadır. Yani fıtratının gereği inandığı gibi yaşamak ve yaşatmaktır. Fıtratın gereğine uymayan tutum ve davranışlar sergileyerek inanmadığı gibi yaşayanlar sonunda adeta putlaşan yaşantılarını tapınakları haline getirirler. Böylece siyonistleşen Yahudiler günümüzde Filistin topraklarında olduğu gibi artık kendi varlıklarını kendileri dışındakilerin yokluğuna dayandırırlar.Elbette ki ülkemizde Türk vatandaşı olarak yaşayan ve şekli ne olursa olsun terör ve terör eylemlerini kabul etmeyen Yahudiler bu olayların ve değerlendirmelerin dışındadır. Yahudilik bir ırki din haline getirilmiş ve ancak Yahudi anne-babadan doğarak Yahudi olunabileceğine inanılmaktadır. Müslümanlık ise onun aksine indirildiği gibi aslını korumuş ve her ne kadar İslâmî görünümlü kripto yapılar tarafından tahrif edilmeye çalışılsa da sahibi olan Cenabı Allah’ın korumasında aslını koruyan evrensel bir inanç sistemidir. Hatta Hıristiyanlık bile tahrif edilmiş olmasına rağmen evrensel söylem ve mesajlara sahiptir.

 

HAMAS tarafından başlatılan bu operasyonun eyleme konu edilen ve sosyal medyada aleni dillendirilen tek kelimeyle göreceli olan sebepleri göz önünde bulundurulduğunda, olgu boyutunda gerçek ve objektif sonuçlarının ne olacağını kestirmek ve anlamakta o ölçüde zorlaşıyor. Bilinen ve mutlaka var olup bilinmeyen sebepler bağımlı olmayan parametreler ve değişkenlerdir. Ortaya çıkan ve muhtemelen zaman ve yer bağımsız olarak ortaya çıkacak sonuçlar ise; işte o bağımsız değişkenlere yani, sebeplere bağlı olarak biçimlenmektedir. Küresel ölçekli oynanan hiçbir oyun HAMAS’ın Gazze sınırları içerisinde kalıp, dışarıya kapalı olması iddiasında olduğu gibi, yaşanan bir olayın sadece kendi sınırları içerisindeki sebeplere bağlı olarak analiz edilmesi yoluyla buz dağının görünmeyen yüzü tanımlanamaz. Öyleyse bu olayları yine küresel ölçekte yaşanan, fark edilen ve henüz fark edilemeyen olaylarla birlikte değerlendirmek gerekir. Ancak o zaman bu olayların bazılarının diğerlerini hazırlayan sebepler olduğu anlaşılacak ve diğerlerinin de hangilerine sebep olacağı okunabilecektir. Haklı ve beka meselesi olarak S-400’leri Rusya’dan satın alma sebepleri Amerika ve batılı müttefiklerimiz tarafından yaratılmıştır. NATO antlaşmaları kapsamında ülkemize yerleştirilen Patriot hava savunma sistemleri bu antlaşmalara aykırı olarak apar topar götürülmüş ve ülkemiz o kapsamda adeta savunmasız bırakılmak istenmiştir. Bu sistemler satın alınmış ancak yine Amerika ve batılı müttefiklerimizin kötü niyetlerinin göstergesi olarak F-35’lerin üretici ortağı olmamıza rağmen parasını yatırdığımız halde antlaşmalar gereği talep ettiğimiz uçaklar verilmemiş ve sistemden çıkarılmışız. Aynı şekilde NATO kapsamında ihtiyacımız olan F-16’larda verilmemiş ve sürüncemede bırakılmıştır. Bu sonuçlar ise sebeplerinden bağımsız olarak başka sonuçların nedenleri olmak durumundadır. Kısacası bu durum bağımlı veya bağımsız bir döngüsel süreçtir. Bir başka ifadeyle yaratılan risklerin yönetilmesi olayıdır.

 

HAMAS’ın aşılmaz diye algılanması sağlanan İsrail sınırlarını aşarak bir anlamda ölümüne ve ölümcül operasyon yapmasının daha önce sistematik olarak yaratılan sebeplerin bir sonucu olduğu ve bu aşamada da çok daha vahim sonuçların sebeplerinin yapılandırılacağı açıktır. 11 Eylül de Amerika’nın ikiz kulelerinin vurulmasıyla Ortadoğu’ya yapılan müdahalenin nasıl bir bağlantısı olduğu anlaşılırsa, şu anda cereyan eden HAMAS ve İsrail arasındaki savaşın gerçek nedenleri daha kolay anlaşılabilecektir. Oyun oynanmaya başladıktan sonra Amerika, Batı Dünyası ve İsrail yapacakları saldırı ve eylemler için zemin oluşturma çabası içerisine girmişler ve bu olayın arkasında İran’ın olduğunu iddia etmişlerdir. İran da başlangıçta bu zokayı yutmuş ve benzer doğrultuda beyanatlar vererek adeta onlara eylemleri için bir meşruiyet kazandırma durumu ortaya çıkmıştır. İran bu durumu fark etmiş olacak ki HAMAS’ın eylemlerinden haberdar olmadığını ve kendileriyle ilişkisi olmadığı açıklamasını yapmıştır. Ancak Amerika İran’a ait bloke edile 3 milyar doları serbest bırakarak İran’a vermiştir. Başka gerekçeler öne sürülse de bu o kadar basit değildir. Eğer HAMAS İran ile bağlantılı ise, o zaman İran’ın Amerika’nın bilgisi dahilinde bir yönlendirmesi varsayılabilir. Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki savaş ve Karabağ’ın terörden kurtarılması operasyonlarında ve Zencezur Koridorunun açılması çabalarında İran’ın takındığı tavrın Amerika’nın istekleriyle uyuştuğu bellidir. Diğer yandan İran'ın Amerika ile beraber PKK/YPG terör örgütlerini destekledikleri ortadadır. Sanki İran’da diğer terör örgütleri gibi Amerika ve batı emperyalizmi için sebep yaratma aparatlarıdır.

 

Türkiye’nin Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyindeki terör yuvalarına operasyon yapması ile beraber bu olayların başlatılması da çok iyi değerlendirilmelidir. Sanki ülkemizin Birleşmiş Milletlerin aldığı kararlar doğrultusunda yürüttüğü sınır ötesi terör operasyonlarına bir misilleme yapılmış gibi de anlaşılabilir. Öyle veya böyle her ne biçim ve derinlikte olursa olsun tüm bu küresel olaylar ancak bu boyutlarıyla analiz edilebilirse, işte o zaman daha sağlıklı sebep ve sonuç ilişkileri kurulabilir.

 

Selam ve sevgilerimle.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazetepasinler.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler acotr.org deneme bonusu veren siteler 2023 deneme bonusu veren siteler güzel sözler deneme bonusu veren siteler