Eğri oturup,doğru konuşalım.
Hepimiz siyasi fikrimizi,tarafımızı bir yana bırakalım.
Aklı selimle,
Sakince düşünelim,
Analiz edelim...
Gelişen son olaylardan anlaşılıyor ki.
Yani;
Tayinler,görevden almalar,kanun ve yönetmelik değişiklikleri gösteriyor ki;
17 Aralık'ın arkasında,
‘Darbe’
‘Komplo’
‘Paralel Devlet’
‘Faiz lobisi’
'Düğmeye basılması'
‘Dış güçler’
-3.köprüyü,
-Marmaray'ı,
-Yüksek hızlı treni.
-Otoyolları.
-Havaalanını istemeyenler yok...
Yolsuzluk,rüşvet,ihaleye fesat karıştırma,dolarlar,bir bakana700 bin dolarlık hediye saatler,ayakkabı kutuları,başka bir Bakana bavullarla gönderilen dolarlar ve bunun gibi olayların birden ortaya çıkması bize şunu anlatıyor.
Dün birlikte iş yapanlar,
Yarın ne olur ne olmaz diye birbirleri hakkında istihbarat toplamışlar.
17 aralığın arkasında,
DARBE yok..!
Sadece ve sadece "GÜÇ" mücadelesi var.
Peki bir DARBE varsa,
Nasıl bir darbeden söz edilebilir.?
Bana göre asıl darbe;
Hükümet korkusuyla.
Polis ve jandarmanın savcı ve mahkemelerin emirlerini yerine getirmemesidir.
Bu emirleri uygulayanların anında görevden alınmasıdır.
İşte bu durum,
Yani;
Polis ve jandarmanın savcı ve mahkemelerin emirlerini yerine getirmemesi,
Anayasal bir suçtur.
Anayasanın çiğnenmesi,
Anayasa hükümlerinin uygulanmaması bir suçtur.!
Bu SİVİL bir DARBE’dir...
Sonuç olarak;
AKP'nin kendi eliyle besleyip,büyüttüğü,koruduğu ve Devletin kurumlarına 'Yerleştirdiği' bir güçle çatışması var...
Bana göre böylesi bir ‘GÜÇ’ün varlığı kabul edilemez.
Ancak;
Böylesi bir gücün YOLUNU açanlar da "AF" edilemez...
Son söz;
"Adalet ile zulüm aynı yerde barınamaz..!"