Uzunca bir süredir,
Türkiye’de terörün bitirilmesi ve güya “Kürt Sorununun” çözülebilmesi için çalışmalar görüşmeler yapılıyor.
Görüşmelerle,
Kanlı bir katil,siyasi figür haline getirilip adeta kurtarıcı yapılıyor..!
Terör örgütü liderinin öteden beri talep ettiği şeyin DEMOKRATİK ÖZERKLİK olduğu bilinen bir gerçek.
Bu hakkı elde edebilmek için,
Yıllar boyunca,çoluk çocuk,genç,yaşlı,kadın demeden binlerce kişiyi öldürdü,kan döktü.
Askerimizi,polisimizi Şehit etti.
Bu katil,
1984 yılında yaktığı terör ateşini,
2013’te söndürmeye talip bir barış ve kardeşlik meleği oluverdi…
Bu hatırlatmaları yaptıktan sonra gelelim konumuza.
İkinci BDP.heyetinin İmralı ziyaretinin basında yayınlanan görüşme tutanaklarından anlıyoruz ki;
Apo,özerklik talebinden vazgeçmiş görünüyor.
Türkiye için yazmış olduğu,
20 sayfalık YOL HARİTASINDA(!) özerklik talebi yok.
Yani barışın sağlanabilmesi için güya “fedakarlık” yapıp,bu talebinden vazgeçmiş.
Vazgeçmişte,görüşme tutanaklarından anlıyoruz ki,
1988 yılında imzaladığımız,ancak henüz uygulamaya koymadığımız “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı” belgesine atıfta bulunmuş.
Bu belge üzerinde Türkiye’nin koymuş olduğu şerhin kaldırılmasının yeterli olacağını söylemiş.
Peki nedir bu Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı..?
AKP’nin uygulamaya sokmak istediği ve CHP ile BDP.nin de desteklediği bu şartı irdelemek ve sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bu işin uzmanının görüşlerini paylaşıp,alıntılar yapacağım.
Ancak bu konuda ki fikrimi baştan söylemek isterim.
Bu ŞART,
Acı ilacı, ”Kolayca yutturabilmek için” şekerle kaplamaktır..!
Şimdi gelelim uzman görüşüne.
Emine Akçadağ: “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı ve Türkiye”- BİLGESAM-24.06.2011
Akçadağ diyor ki;
Avrupa Konseyi bünyesinde,
15 Ekim 1985 tarihinde imzaya açılan ve Türkiye tarafından da 21 Kasım 1988’de imzalanan Şart,
Giderek artan görev ve sorumlulukların karşılanması için yerel yönetimlere esneklik tanınması,
Yerel yönetimlere görevlerini en iyi şekilde gerçekleştirecek yönetim yapısını sağlanması ve yerel yönetimleri merkez müdahalesinden korunmasını amaçlamaktadır.
Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı imzalayan ülkeler,
Yapılacak düzenlemelerde,
1-Yerel yönetimlerin geniş bir özerkliğe sahip olmasına,
2-Yerel yönetimlerin görev ve yetkilerinin anayasa ile belirlenmesine,
3-Bu yetkilerin merkezi idare tarafından zayıflatılmamasına,
4-Yerel yönetimlerin kendi iç örgütlenmesini oluşturmasına,
5-Gerekli mali kaynaklara sahip olunmasına,
6-Atanan değil seçilen organlardan oluşmasına ve,
7-Adem-i merkeziyetçilik anlayışının sağlanmasına dikkat etmekle yükümlüdür…
Bir başka tanımla özerklik;
“Yerel yönetimlerin,kendi beldelerindeki ihtiyaçları gidermek için kendi organları ile karar alabilmesi ve uygulama hakkına sahip olmasını gerektirir…”
Emine Akçadağ, (Von Brünneck’e atıfta bulunarak)
Yerinden yönetimin,bir süreç olarak dört basamaktan oluştuğunu ifade etmektedir:
İlk basamakta yerinden yönetim,yalnızca ‘yerel yönetimlerin güçlendirilmesi’ anlamına gelmektedir.
Yerinden yönetimin ikinci basamağı ‘bölgeselleştirme’ ve ‘bölgecilik’,
Üçüncü basamağı ‘federalizm’ ve,
Dördüncü basamağı da ‘ayrılıkçılık’tır…
Türkiye’nin 1988’de imzaladığı,ancak uygulamaya koymadığı bu şartı uygulayıp,yeni Anayasa’ya koyduğunda,
Yasal düzenlemeleri de buna göre yaptığında
Apo’nun “Demokratik Özerklik” talebinden fedakarlık yapıp vazgeçmesinin ne anlamı kalıyor..?!
Bu düzenlemelerin ne anlama geldiği açık ve net ortadadır..!
Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın kabulü ve uygulamaya konulması,
Bu ülkenin 2.Cumhuriyetçilerin istediği şekilde Federalizm’e götürülmesidir…
Son söz;
Bu Millet Baldıran zehrini içmez..!