Ayın Röportajı: Mustafa Mertoğlu

Kültür 08.06.2013 - 16:46, Güncelleme: 31.08.2023 - 05:00
 

Ayın Röportajı: Mustafa Mertoğlu

Sevgili okurlarımız;  gazeteniz Gazete Pasinler bundan sonra her ay ilçemizin yetiştirmiş olduğu evlatlarını sizlere tanıtacağız. Bu köşede sadece onları tanımakla yetinmeyip, onların ilçemizle ilgili hatıralarına da yer vermeye çalışacağız. Bu ay ki köşemize Çarşamba günü Nef’i İlköğretim Okulu tarafından her yıl yapılan Şemsettin Ertaş’ı anma programına katılan öğrencisi Mustafa Mertoğlu ile sohbet etme fırsatı bulduk. İşte Mustafa Mertoğlu ile yaptığımız o söyleşi… Hoca’mızın ODTÜ mezunu oğlu Gürkan Ertaş ve damadı Bakanlık Başmüfettişi İhsan Oğuz yurtdışında olduklarından dolayı bu seneki programa katılamadılar. Bu günlere gelmemi; Şemsettin Ertaş’a borçluyum diyen Mustafa Mertoğlu, ilkokulu ve ortaokulu Hasankale’de okuyup, lise eğitiminden sonra Yıldız Teknik Üniversitesi’ni bitirip İnşaat mühendisi oluyor. 1948 doğumlu olan Mertoğlu; Şemsettin Ertaş’ı Hasankale’nin Başöğretmeni olarak kabul ettiğini söyleyerek sadece benim elimden değil bütün öğrencilerinin elinden tutmuştur, hepimiz O’na minnet borçluyuz. Özellikle istikbal vaat eden öğrencilerle aşırı ilgilenirdi. Sınıf öğretmenimiz Ayten Kişi, başta olmak üzere Burhan Çaşkır, Kani Dikbaş, İhsan Kızılkaya, Ali Erkal, Remzi Erkılıç, Abbas Yazıcıoğlu, Recep Altınkaynak, Hamit Yavuz, Cemil Bayraktar  ve  Hedika Kaşıkçı’yı minnetle anıyorum diyor Mustafa Mertoğlu.   Şemsetin Ertaş’ın başka ne gibi özellikleri vardı diye soruyoruz Mustafa Mertoğlu’na, ‘’İyi bir cumhuriyetçi ve vatansever ve bananeci değildi. İstikbal vaat eden öğrencileri her zaman takip ederdi. Bazı veliler çocuklarını okutmak istemezdi. Hocamız O’nlarla konuşup ikna ederdi, çoğu arkadaşımız böyle okuyabildi. Hoca’mız; her gün bütün sınıfları dolaşıp, gelmeyen öğrencileri evden zorla getirirdi. 4. ve 5. Sınıfa geldiğimizde matematik ve din dersine Şemsettin Ertaş girerdi. Bütün namaz surelerini bize ezberletmişti. Benim matematiğim iyiydi matematikle geçinirdim. Öğretmenlerimizin hepsini hem sever hem de sayardık, hepsi Himalaya’larda farklı tepeler gibiydiler ama Şemsettin Hoca’mız Everest Tepesi’ydi.’’ Akrabası Sedat Önler;  Şemsettin Ertaş’ın dini bilgilere fazlasıyla vakıf olduğunu belirterek mahallede herkese namaz surelerini öğretirdi diyerek, Şemsettin Ertaş’ın 2. defa Sarıkamış’ta askerlik yaptığını belirtti.   Mustafa Mertoğlu Nef’i  İlkokulu’nu bitirdikten sonra Hasankale Ortaokulu’na gider (1). Adil Sofuoğlu (2) tarih derslerine, senin baban da elişi ve güzel yazı dersine gelirdi diyerek başlıyor anlatmaya. ‘’Ortaokulda da müthiş bir disiplin ve akademik eğitim vardı. Matematik ve tarih derslerim iyiydi. Okul Müdürü Ömer Ünal (tarih), İzzet Nedim Koray (matematik) ve Cemal Subaşı (matematik) aklıma gelen ve beni etkileyen hocalarımdı. Cemal Subaşı heykeli dikilecek bir öğretmendi.  İzzet Nedim Koray’ın gündüz vakti bir öğrenci tarafından dövülmesi neticesinde Hasankale’den gitmesi eğitimde bir kırılma noktasıdır. Sınıf arkadaşlarımızın hemen hemen hepsi yüksek tahsil yaptı. Bunları hep hocalarımıza borçluyuz. Bu arkadaşlarımla da gurur duyuyorum. Sabri Çolak (3), Güven Önler, Turan Turkaya, Yaşar Küçük, Zafer Altuğ, Ümit Sofuoğlu ve Kemal Babagil (4) hatırlayabildiklerim. Sabri Çolak her derste başarılıydı, Cemal Subaşı’nın teşvikiyle TÜBİTAK sınavına girdi ve kazandı. İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi’ni okudu. Hoca’larının asistanlık teklifini ve özel sektörün bol maaşlı teklifini kibarca reddedip Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde asistan oldu.   Öğrenci annelerinin programa iştirak etmelerine çok sevindiğini söyleyen Mustafa Mertoğlu ‘bizim annelerimiz çocuğumuz okusun diye gayret etmediler’ diyerek, Ümit Sofuoğlu ile olan bir hatırasını anlattı: ‘’Türkçe dersinden ikmale kalmıştık, tırpanla ot biçiyordum eve gelip üstümü değiştim ve okula gittim. Ümit okulun önündeydi, türkçe kitabından rastgele bir sayfa açıp okudu. Türü, yazarı v.s bana anlatıyordu, hele sus kafamı karıştırma dedim. İmtihana girdik, Ömer Ünal kitaptan rastgele bir sayfa açıp parçayı yazdırınca biraz evvel Ümit’in okuduğu sayfayla aynı sayfa olduğunu hayretle gördüm. İkimiz de bir üst sınıfa geçtik.   Eskiden Hasankale’deki sosyaliteyi anlatıyorum ben de, bir kısmını çocukluğumda gördüm bir kısmını da duydum; her ne kadar modernitenin esiri olsak da: (Bando takımı batı kışladan gelir ortaokulun ilerisinde bulunan gazinoya bayrağı çeker geri dönerdi. Bütün çocuklar peşine takılırdı, tam bir karnaval havasıydı. Kara tren geldiğinde tahta köprünün üstüne çıkıp bakardık. Önce su alıp sonra da pancar vagonlarını alıp giderdi. Hareket halindeki bu trenin üzerinde ancak kovboy filmlerinde görülebilecek artistik hareketleri Rasim ve Ömer ağabeyler (Resso, Artist Ömer) yapardı. Galatasaray turistik otelde bir hafta misafir edildi. Bahçelerde; stadyumdan çermiklere kadar çadır kurulurdu ve piyesler oynanırdı. Çermiğe giderken sağ tarafta kalan yerde ise lunapark kurulurdu, hayvanat bahçesi, cambaz, döner vs. Cuma güreşleri yine bu bölgede yapılırdı. Çermik Şenliklerine Türkiye’nin bütün folklör ekipleri, Aşık Yaşar Reyhani ve türkünün paşası Raci Alkır katılırdı. Bir keresinde mikrofon arıza yapınca şöyle dedi: ‘’Hasankale Çermik Şenlikleri; tahtadan tüfek,bamyadan fişek…’’)   Her ne kadar ayrı zamanların ve ayrı kuşakların insanları olsakta nostalji birleştiriyor bizi kader kavşağında. Vedalaşıyoruz; O İstanbul’a gidecek biz okulumuza… Herkes hayallerince yaşar. En mutlu olduğumuz anlar, hayal kurduğumuz anlardır. En büyük mucize mutluluktur...     DİPNOTLAR 1-Şimdiki huzurevinin karşısında demiryolu ile karayolunun arasındaki bölgede. O yıllarda, yol dardı, sonradan genişledi. Huzurevinin yerinde Belediye, sinema ve öğretmenler lokali, bahçesinde ise havuz vardı ve hep sanat müziği plakları çalınırdı. 2- İlköğretim müdürü. Tarih yazılısında oğlu Ümit 7 aldığı halde 5 verip, sınıfın huzurunda şöyle diyor: ‘’ Her ne kadar 7 aldıysan sana dedikoduları önlemek için 5 veriyorum’’ 3- Sabri Çolak, matematik dersinde öğretmene itiraz ediyor. Öğretmen sinirli bir şekilde öğretmenler odasına geliyor, sonuçlar incelendiğinde öğrencinin çözümünün doğru olduğu görülüyor. Böyle bir öğrenci ile gurur duyulmalı denilerek öğretmen teselli ediliyor. Bu öğrenci yıllar sonra mühendislik fakültesine dekan oluyor. 4- Matematiğin ordinaryüsü. İstanbul Çapa Yüksek Öğretmen Okulunu bitiriyor. Pasinler Lisesi müdürlüğü yaptı. Ankara Deneme Lisesi matematik öğretmenliğinden sonra emekli oldu. ‘’Sınıfın çalışkanlarından Selman Bayoğlu ve beni Şemsi Bey 5. sınıftayken din dersinden tahtaya kaldırdı. Fatiha suresini okuyamadık, İvan doğrusunu okudu. (Muhsin Bey’in un değirmenini yapan Rusya’dan gelen Malakanlar. Babası değirmende çalışmaktadır, üç kardeştirler Timafi, İvan ve Andoçya.)  Sonunda güzel bir dayak yedik.’’

Sevgili okurlarımız;  gazeteniz Gazete Pasinler bundan sonra her ay ilçemizin yetiştirmiş olduğu evlatlarını sizlere tanıtacağız. Bu köşede sadece onları tanımakla yetinmeyip, onların ilçemizle ilgili hatıralarına da yer vermeye çalışacağız. Bu ay ki köşemize Çarşamba günü Nef’i İlköğretim Okulu tarafından her yıl yapılan Şemsettin Ertaş’ı anma programına katılan öğrencisi Mustafa Mertoğlu ile sohbet etme fırsatı bulduk.


İşte Mustafa Mertoğlu ile yaptığımız o söyleşi…

Hoca’mızın ODTÜ mezunu oğlu Gürkan Ertaş ve damadı Bakanlık Başmüfettişi İhsan Oğuz yurtdışında olduklarından dolayı bu seneki programa katılamadılar. Bu günlere gelmemi; Şemsettin Ertaş’a borçluyum diyen Mustafa Mertoğlu, ilkokulu ve ortaokulu Hasankale’de okuyup, lise eğitiminden sonra Yıldız Teknik Üniversitesi’ni bitirip İnşaat mühendisi oluyor. 1948 doğumlu olan Mertoğlu; Şemsettin Ertaş’ı Hasankale’nin Başöğretmeni olarak kabul ettiğini söyleyerek sadece benim elimden değil bütün öğrencilerinin elinden tutmuştur, hepimiz O’na minnet borçluyuz. Özellikle istikbal vaat eden öğrencilerle aşırı ilgilenirdi. Sınıf öğretmenimiz Ayten Kişi, başta olmak üzere Burhan Çaşkır, Kani Dikbaş, İhsan Kızılkaya, Ali Erkal, Remzi Erkılıç, Abbas Yazıcıoğlu, Recep Altınkaynak, Hamit Yavuz, Cemil Bayraktar  ve  Hedika Kaşıkçı’yı minnetle anıyorum diyor Mustafa Mertoğlu.

 

Şemsetin Ertaş’ın başka ne gibi özellikleri vardı diye soruyoruz Mustafa Mertoğlu’na, ‘’İyi bir cumhuriyetçi ve vatansever ve bananeci değildi. İstikbal vaat eden öğrencileri her zaman takip ederdi. Bazı veliler çocuklarını okutmak istemezdi. Hocamız O’nlarla konuşup ikna ederdi, çoğu arkadaşımız böyle okuyabildi. Hoca’mız; her gün bütün sınıfları dolaşıp, gelmeyen öğrencileri evden zorla getirirdi. 4. ve 5. Sınıfa geldiğimizde matematik ve din dersine Şemsettin Ertaş girerdi. Bütün namaz surelerini bize ezberletmişti. Benim matematiğim iyiydi matematikle geçinirdim. Öğretmenlerimizin hepsini hem sever hem de sayardık, hepsi Himalaya’larda farklı tepeler gibiydiler ama Şemsettin Hoca’mız Everest Tepesi’ydi.’’ Akrabası Sedat Önler;  Şemsettin Ertaş’ın dini bilgilere fazlasıyla vakıf olduğunu belirterek mahallede herkese namaz surelerini öğretirdi diyerek, Şemsettin Ertaş’ın 2. defa Sarıkamış’ta askerlik yaptığını belirtti.

 

Mustafa Mertoğlu Nef’i  İlkokulu’nu bitirdikten sonra Hasankale Ortaokulu’na gider (1). Adil Sofuoğlu (2) tarih derslerine, senin baban da elişi ve güzel yazı dersine gelirdi diyerek başlıyor anlatmaya. ‘’Ortaokulda da müthiş bir disiplin ve akademik eğitim vardı. Matematik ve tarih derslerim iyiydi. Okul Müdürü Ömer Ünal (tarih), İzzet Nedim Koray (matematik) ve Cemal Subaşı (matematik) aklıma gelen ve beni etkileyen hocalarımdı. Cemal Subaşı heykeli dikilecek bir öğretmendi.  İzzet Nedim Koray’ın gündüz vakti bir öğrenci tarafından dövülmesi neticesinde Hasankale’den gitmesi eğitimde bir kırılma noktasıdır. Sınıf arkadaşlarımızın hemen hemen hepsi yüksek tahsil yaptı. Bunları hep hocalarımıza borçluyuz. Bu arkadaşlarımla da gurur duyuyorum. Sabri Çolak (3), Güven Önler, Turan Turkaya, Yaşar Küçük, Zafer Altuğ, Ümit Sofuoğlu ve Kemal Babagil (4) hatırlayabildiklerim. Sabri Çolak her derste başarılıydı, Cemal Subaşı’nın teşvikiyle TÜBİTAK sınavına girdi ve kazandı. İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi’ni okudu. Hoca’larının asistanlık teklifini ve özel sektörün bol maaşlı teklifini kibarca reddedip Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde asistan oldu.

 

Öğrenci annelerinin programa iştirak etmelerine çok sevindiğini söyleyen Mustafa Mertoğlu ‘bizim annelerimiz çocuğumuz okusun diye gayret etmediler’ diyerek, Ümit Sofuoğlu ile olan bir hatırasını anlattı: ‘’Türkçe dersinden ikmale kalmıştık, tırpanla ot biçiyordum eve gelip üstümü değiştim ve okula gittim. Ümit okulun önündeydi, türkçe kitabından rastgele bir sayfa açıp okudu. Türü, yazarı v.s bana anlatıyordu, hele sus kafamı karıştırma dedim. İmtihana girdik, Ömer Ünal kitaptan rastgele bir sayfa açıp parçayı yazdırınca biraz evvel Ümit’in okuduğu sayfayla aynı sayfa olduğunu hayretle gördüm. İkimiz de bir üst sınıfa geçtik.

 

Eskiden Hasankale’deki sosyaliteyi anlatıyorum ben de, bir kısmını çocukluğumda gördüm bir kısmını da duydum; her ne kadar modernitenin esiri olsak da: (Bando takımı batı kışladan gelir ortaokulun ilerisinde bulunan gazinoya bayrağı çeker geri dönerdi. Bütün çocuklar peşine takılırdı, tam bir karnaval havasıydı. Kara tren geldiğinde tahta köprünün üstüne çıkıp bakardık. Önce su alıp sonra da pancar vagonlarını alıp giderdi. Hareket halindeki bu trenin üzerinde ancak kovboy filmlerinde görülebilecek artistik hareketleri Rasim ve Ömer ağabeyler (Resso, Artist Ömer) yapardı. Galatasaray turistik otelde bir hafta misafir edildi. Bahçelerde; stadyumdan çermiklere kadar çadır kurulurdu ve piyesler oynanırdı. Çermiğe giderken sağ tarafta kalan yerde ise lunapark kurulurdu, hayvanat bahçesi, cambaz, döner vs. Cuma güreşleri yine bu bölgede yapılırdı. Çermik Şenliklerine Türkiye’nin bütün folklör ekipleri, Aşık Yaşar Reyhani ve türkünün paşası Raci Alkır katılırdı. Bir keresinde mikrofon arıza yapınca şöyle dedi: ‘’Hasankale Çermik Şenlikleri; tahtadan tüfek,bamyadan fişek…’’)

 

Her ne kadar ayrı zamanların ve ayrı kuşakların insanları olsakta nostalji birleştiriyor bizi kader kavşağında. Vedalaşıyoruz; O İstanbul’a gidecek biz okulumuza… Herkes hayallerince yaşar. En mutlu olduğumuz anlar, hayal kurduğumuz anlardır. En büyük mucize mutluluktur...

 

 

DİPNOTLAR

1-Şimdiki huzurevinin karşısında demiryolu ile karayolunun arasındaki bölgede. O yıllarda, yol dardı, sonradan genişledi. Huzurevinin yerinde Belediye, sinema ve öğretmenler lokali, bahçesinde ise havuz vardı ve hep sanat müziği plakları çalınırdı.

2- İlköğretim müdürü. Tarih yazılısında oğlu Ümit 7 aldığı halde 5 verip, sınıfın huzurunda şöyle diyor: ‘’ Her ne kadar 7 aldıysan sana dedikoduları önlemek için 5 veriyorum’’

3- Sabri Çolak, matematik dersinde öğretmene itiraz ediyor. Öğretmen sinirli bir şekilde öğretmenler odasına geliyor, sonuçlar incelendiğinde öğrencinin çözümünün doğru olduğu görülüyor. Böyle bir öğrenci ile gurur duyulmalı denilerek öğretmen teselli ediliyor. Bu öğrenci yıllar sonra mühendislik fakültesine dekan oluyor.

4- Matematiğin ordinaryüsü. İstanbul Çapa Yüksek Öğretmen Okulunu bitiriyor. Pasinler Lisesi müdürlüğü yaptı. Ankara Deneme Lisesi matematik öğretmenliğinden sonra emekli oldu. ‘’Sınıfın çalışkanlarından Selman Bayoğlu ve beni Şemsi Bey 5. sınıftayken din dersinden tahtaya kaldırdı. Fatiha suresini okuyamadık, İvan doğrusunu okudu. (Muhsin Bey’in un değirmenini yapan Rusya’dan gelen Malakanlar. Babası değirmende çalışmaktadır, üç kardeştirler Timafi, İvan ve Andoçya.)  Sonunda güzel bir dayak yedik.’’

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazetepasinler.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler acotr.org deneme bonusu veren siteler 2023 deneme bonusu veren siteler güzel sözler deneme bonusu veren siteler